İnsanın eli kalem tutan, derdini anlatacak kadar yazmasını bilen arkadaşları olması çok güzel. Canan derdimizi anlatmış, paylaşıyorum. Bu türden artık tak eden mevzularda "eeh yettiniz ulan" diye başlayıp, küfür sallayarak devam etmeden yazabileceğim günlerin umuduyla...
Derdimiz kapitalizmin çeşit çeşit
ambalajlara (örn. doğallığa veya çocuk bakım fedakarlığına) sığdırıp da
pazarladığı ürünlerden birini, bir firmayı veya bir ajansı hedef göstermek
değil şu an. İçinden ateşe vermek için debelendiğimiz şu sistemde bireyler
olarak hepimizin etik olarak üretim ve tüketim araç ve yöntemlerini sorgulamaya
devam etmesini elbet dileriz. Bundan geçen en iyi yolun da dayanışma, komünal
eylemsellik olduğunu hissederiz. Lakin bugün derdimiz kapitalizmin
dayattığı bir başka ambalaj:
Kadın ambalajı
Anlaşılamayan istekleri olduğu
sanılan, birbiriyle çelişen taleplerde bulunduğu savunulan, giyime, lükse, para
pula ve erkeğe düşkün olmakla itham edilen, fedakar anne rolünün kendisine ne
kadar yakıştığı basbas bağırılan, evde oturup çocuk bakan, erkek olsa aynısı
olmazmış gibi davranılan kadın ambalajı. Biz kadınlar sistemin ve kölesi olmuş
siz küçüklü büyüklü erk temsillerinin dayattığı, üzerimize zorla giydirdiği
kılıfları kesip çıkmanın yollarını arıyoruz.
Örtük cinsiyetçilik tanımı gereği
şapka takar; "aman bayana kapıyı tutalım", "sen şimdi hamilesin,
duyguların yoğun tabii", "periyoddasın ondan bana trip
atıyorsun", "senin dekolte giymeni isterim ama ortam müsait
değil" şeklinde basitçe örneklendirilebilecek şapkalardır bunlar. Bu
yolları ararken zaman zaman postmodern şapkalar geçirerek yanımıza yaklaşan
empatik erkleri de artık tanıyoruz.
"Kadınları anlama"nın yolu
önümüzden çekilmektir ağalar, amcalar, babalar, abiler. Biz ne istediğimizi
biliyoruz, az önümüzden çekilin de deyiverelim cümle aleme. Bizi anlamanın yolu
budur, bundan öte bir dayanışmanız yoksa bu sahnede yeriniz artık yoktur.
Basmakalıp kadın imgelerini bir çuvala doldurup bir de erkek sesiyle
süslediğiniz şeyin adı CİNSİYETÇİLİKTİR beyler (aranızdaki kadınların
içlerine hapsolmuş kadınlıklarını tenzih ederiz). Özür dilemek yerine "Çık
kırıldık vıllı, kıldırdık rıklımımızı" diplomasisiyle paçayı kurtarmaya
çalışabilir "Fomonostloro do hoç yorolonmuo! Boz toplomon gorçoklorono
gostoruoz" nağmeleri dizebilirsiniz. Yanımızdaysanız esas isteklerimizi
topluma bizim sesimizden, bizim gerçekliğimizden dillendirirsiniz. Yoksa gölge
etmeyin başka ihsan istemeyiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder