4 Ekim 2010 Pazartesi

Bodrum Notları

Bodrum’u hiç böyle görmemiştim. Sıradan bir Ege kasabası görünümüne bürünmüş. Hani neredeyse “biz burada yabancıları sevmeyiz” diyecek ellerini arkasında kavuşturarak nalbur dükkanının önüne çıkan terlikli, göbekli dükkan sahibi. Her ne kadar garaja intikal edenler hala bir fıkra popülasyonu teşkil etseler de yaz döneminin o kımıl kımıl atmosferinden eser yok. Köy minibüsünü beklerken oturduğum büfede çayımı seri yudumlarla yiyip bitirdikten sonra “oh içim ısındı” dedirtecek kadar serin dokunuyor yüzüme rüzgar, aynı soğuk parmaklarıyla saçlarımı dağıtıyor.

Önceki aylarda muhteva ettiğimin kat be katı stres yapmam gerekirken tez bitmiş de geçmiş gibi rahatım. Sanki kendi kendini düzeltecek düdük makarnası. Birkaç gün daha kusuruma bakmasın, aylak madamlık peşindeyim. Çok basit ama kıymetli hayallerim var. Bahçeye dalıp dalıp, her bir şeyi dalından kopardığım gibi yemek mesela. Rüzgarda hışırdayıp bir o yana bir bu yana yatan mısır koçanlarının arasında yürümek, ya da topladığım naneyle reyhanın, onları sıkı sıkı tutan elime karışarak sinen kokusunu içime çekmek. Sonracığıma, sevip de adını getiremediğim şarkılar mırıldanarak sırt üstü yatmak denizde. Bir yandan gökyüzünü seyretmek. Az şey değil. Sonra, asmanın altında kitap okumak. Bir de çay demlenirmiş mesela, keyfe bak hocam. Bir sessizliği, bir de dalgaların sesini dinleyeceğim. Bırak insan sesini, müzik bile duymak istemiyorum. Kendimi değil kafamı dinleyeceğim bu defa. İçine kaçasıca bıdırdak iç sesim hele bir gıkını çıkarsın. Yazmak serbest, o ayrı.

Gündüz düşlerimin Bodrum katında kimsecikler ilişmesin bana. Müebbet bir mesai sarf ettiğim leylalığa müsaadenizle bir müddet ara veriyorum. Vay aşkmış, vay sevdaymış...yok arkadaş, aklımın ucuna yanaştırmam. Her Aşkın Sonu Hicran Partisi kapatıldıktan sonra aldığı Ben Böyle Aşkın Istırabını Partisi adıyla katılacak bir dahaki seçimlere zaten. Neyse, ne diyordum? Ha evet, ayşec. Bodrum'dan bildiriyor.

Hayal (temsili)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder