8 Eylül 2011 Perşembe

Geç Olsun Güç Olmasın?

Çok şey var ve hiçbir şey yok. Bir kere dağılıyoruz. Bizim 8 kadından ikisi İngiltere’ye biri Amerika’ya gitti/gidiyor. Ankara dosyası desen tamamen kapanıyor, büyük ihtimal geri kalanımız kompil İstanbul’da olacağız. Öyle ki Ankara’ya gittiğimizde nerede kalacağımızı filan düşüneceğiz. Sahi mezuniyet törenine gitmeyince master diploması da okulda kaldı, bir ara gidip almak lazım onu. Öyle bir tez süreciydi ki ne tören ne diploma görmek istedim. Yazdım bitti, verdim kurtuldum. Sonra ne yaptım? Sonrası biraz flu. Doktoraya hazırlandım. Bir iki küçük iş yaptım o arada, para neyin kazandım. Kazandığımı yedim. Doktora patlayınca ne yapacağımı şaşırdım. Teknik olarak elimden geleni yapmıştım ama gidip kimseyle konuşmamıştım mesela. Patlamasında bunun belirleyici olduğunu biliyorum, çok istememiş olmama bağlıyorum bu yarı bilinçli ihmalimi. En azından hocama verdiğim sözü tuttum diyeceğim ama o okula başvuracağımı duysa başlı başına hayal kırıklığı olurdu. Ölü insanların hayalleri kırılmaz, benimkiler hala kırılıyor. Heidegger’i anlatan bir roman okuyunca daha çok özledim hocamı. İkisi özdeş zira.


Kurt Cobain, Janis Joplin, Jimi Hendrix’inkine benzemese de 27’nin laneti üstümüzde. Eee tez de bitti, ne bok yiyeceğiz şimdi? Millet 27’sinde CEO oluyor da arada iki de bebe fırtlatmış oluyor. Bir de bize bak. Kalakaldık iki diplomayla. Akademik desen değil, plaza kadını desen hiç değil. Bir garabet, bir ucube. Elinde bulaşık eldivenleri, çamaşır suyuyla gez dur evi artık. Vasıflıyken vasıfsızlaştım, vasfımla rezil oldum yemin ederim. Ev kadınlığı ayrı bir vasıf, ev kadınlarını tenzih ederim fakat her Türk kadını ev kadını doğar, yaylalar yaylalar bebeğim. Dolayısıyla sardı mı beni bir panik. Gerçi panik dediğin yersiz olur, bu gayet yerli yerinde. Peki ben ne yapıyorum? Hindistan’a gidiyorum. Ne bok yiyeceğimi dönünce düşüneceğim. Bok var çünkü. Var yani. Arayınca bulunuyor, bok gibi var hem de.

İşsizim ama huzur bende. Valla. İşsizliğin verdiği huzursuzluğu saymazsak acayip bir iç huzuruna ermiş durumdayım. Ben gitmesem de Hindistan bana gelse yeri.  Öyle bir kafa. Her şey olur, sıkıntı yok. Can sıkmaya değmez, ucunda ölüm yok. Her gün yeni bir gün falan filan. Bir nevi “her şey olur, her şey büyür, her şey geçer, hayat kalır.” Kalır da 30’a da 3 kaldı ayşec hanım, sen hala leylalık peşindesin. Aman diyeyim, 30 ne lan?! İdealizm için geç, pes etmek için erken. Üstüme olmayan faturaların verdiği rahatsızlık tarif edilemez. Döndükten sonra, mutlu olduğuma dair kendimi kandırabileceğim kadar içime sinen bir işten alacağım vasat bir maaşla tüm faturalarımı ödeyebilir olduğumda huzurumun tam olacağına eminim. Nasıl olsa geriye kalan parayı harcamaya işten vakit kalmayacak. Kalırsa da “kendimi şımartmak” suretiyle kendime küçük mutluluklar satın alırım (12 taksitle ayfon, ayakkabı ya da çanta?). O zaman tam bir insan, yani “adam” olacağım ve işgücünden sonra kaçınılmaz döngüdeki yerimi de almış bulunacağım (iş, evlilik, çocuk, iş, öl). Ölünce de yanıma bir check atarlar artık.

Peki hal böyleyken uzak diyarlara nasıl gidiyorum? Elbette ki maaile. Yani emekliliği hak etmiş ve hak ettikleri gibi bir emekliliğin keyfini süren insanlarla birlikte. Onlar gitmedikleri, eksik kalan ülkeleri tamamlarken (Mısır check, Güney Amerika check, Hindistanx2 check) bir noktasında peşlerine takılıyorum. Döndüğümde gireceğim şu döngüye, başım da göğe erecek. Plan bu. 

(İşsizliği güzelliyormuşum gibi bir anlam çıkarsa vallahi darılırım. Otur otur kafayı yedim, demem o yani. Tanıdığım, aynı durumdaki başka birkaç insanın varlığından bulduğum yüzle yazdım bunu da, yoksa utanç ve endişe içinde kıvranmıyor değilim.)

11 yorum:

  1. 30a 4 var lan, dellendirme beni! git bak last.fm ne diyor?

    YanıtlaSil
  2. ona bakarsan adil ışık da xs olduğumu düşünüyor, ben bunu yiyor muyum? kızım ne yapıcaz lan, buraya gel de bişeyler düşünelim.

    YanıtlaSil
  3. Ankara'da Temelli diye bi köy var lan.

    şimdilik bi süre burdayım o süre boyunca bu süreyle idare et. Cumartesi sahilde çay içerken düşünelim mi bunları bebeğim? madem işsiziz çay içmeliyiz.

    YanıtlaSil
  4. Baharat memleketi.. Paket yapıp saklayabilirsin .. Ne söylenirim ne imrenirim vallaha umurum olmaz. YEdi düvel bir araya gelse, ilgimi çekmez. İNeğe tapanların yurdu. Burada öküz çok, tapmak için Hindistan'a gidipi inek niye arayayım. Ha, bir Kamasutra bir de Tantra'yı tutarım bak, işe yarar felsefelerdir. Gerisini salla gitsin. Phukete davet edilip duruyorum inatlaşma, Tayland'a gider, uçaktan kıs kıs gülerim.
    Ben şaka yapıyorsun sanmıştım, ciddi gibisin.. Eee, izin aldın mı peki?:)))
    (Gazeteci bir sevgilim vardı, ayrıldıktan sonra Afganistan'a gitti. Hâlâ orada. Çözemediğim, benimle birlikte iken mi karar verdiği yoksa sonra mı? Bir türlü öğrenemedim, öğrensem ne menem adam olduğumu da çözeceğim..)

    YanıtlaSil
  5. e ben daha yeni gelmiştim sen gidiyormuşsun :// neyse dönüşünü de bekleriz artık :))

    p.s: yorum için pop-up penceresi mi ney işten onda açılmayınca böyle adsız çıkıyor yorumlarım. ama adım var benim en azından o var evet. ben 30'u 3 geçmiş ama hala bir şey olamamış beenmaya...

    YanıtlaSil
  6. daha var gitmeme, bir hafta daha buralardayım. hem baltaya sap olmak başka, bir şey olmak bambaşka :)

    YanıtlaSil
  7. Avram Bey, ben gayet ciddiyim efendim. İzin icazet ne gerekiyorsa alındı :P Siz de Tayland uçağından kıs kıs gülün bence mahsuru yok. Tebdil-i mekanda ferahlık vardır, malum.

    YanıtlaSil
  8. aaaaaaa acayyiip kıskandım yinee :(

    YanıtlaSil