7 Mayıs 2020 Perşembe

Belki de

Ferdi Özbeğen Şan Konseri kaydından yıllardır sezgisel bir korkuyla kaçıyordum. Hiçbir rakı yetmez gibi geliyordu dinlemeye, açık yarayı dağlamak gibi hem, ne lüzum var.

Ama ölümün ak taş ardında saklanan kara yılanı bulması gibi konserin içinden bir şarkı da sabaha karşı ayaklarıyla geldi, karşıma oturdu ve kaçmakta ne kadar haklı olduğumu gösterdi. 


Şarkıdaki kadın olduğuma inandım hemen. Vaktiyle gerçekten sevilmiş olduğuma, kim bilir belki hâlâ bir nevi sevildiğime. Bunlar inanması güzel şeyler ve işin doğrusu kavuşamamayı her zaman sevmişimdir. Hiçbir şeyin kötüye gitme ihtimali olmaz, her şey ancak daha güzel olabilir. 


Şarkının bir sözünü aklımdan çıkarıp atamıyorum: "Belki de sen çaresiz olduğun için güzelsin." Sen güçlü kadınlığa yıllarını ver, sonra elinde kadehle kalakal "Çaresiz miyim ben?" diye. İlk tepkim tabi ki "Ne münasebet!" oldu. Fakat şarkı çöktükçe çöküyor içime. Oysa biliyorum, ben çarenin ta kendisiyim, biliyorum... Anlamak çözmeye, bilmek de inanmaya yetmiyor işte. 


Şarkı hissetti sanki. Tam güçleniyorum yeniden, sert bir kabuk bağlıyor kırılacaklarım... Yola bir müddet böyle devam etmeye ihtiyacım var. Kırık bir kalbi ne onarabiliyorum ne de taşıyabiliyorum. O yüzden en iyisi gözümün önünden kaldırmak. 


...Derken "belki de sen çaresiz olduğun için güzelsin". Değilim. Çaresiz değilim. Değilim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder