4 Kasım 2023 Cumartesi

Rüyalar

Buraya bir buçuk yıl sonra, rüyalarımı yazmak için dönüyorum.

İlkinde anneannemi gördüm. On küsur yıldır benim oturduğum evinde, kanepenin ucuna ilişmişti. Altmış yaşlarındaydı ve kafasında sahte olduğu belli gri bir peruk vardı, annemin saç modeline göre yapılmış gibi. 

Anneannemin öldüğünü biliyordum. Bilinci kapalı dendiği sıralarda hastanede onu ziyaret etmiştim. Yorgun gözlerini hafifçe bana çevirmiş, gözünden aşağı küçük bir damla süzülmüştü. Bir insana son kez "anneanne" dediğimi bilerek "anneanne!" diye seslenmiştim ona. İkinci bir şans gibi geliyor bu rüya, "anneanne!" diye sesleniyorum. Beni tanımıyor. Üzülmüyorum. Yeniden görebildiğime seviniyorum sadece.

İkinci rüya babam. Mazı'da, İnceyalı'dayız. Restoran kısmında, gölgede, bir arkadaşıyla ahşap bir masada oturuyor babam. Bacaklarını masaya dayamış, sandalyesinin arka ayakları üzerinde bir ileri bir geri giderek sohbet ediyor. 40'lı yaşlarında, benim onu tanıdığım yaşları. Dönemin modası keçi sakal yuvarlak yüzüne hiç gitmiyor. Saçlarında beyaz yok. Bacaklarında dağ yürüyüşü sonrası kanlı çizikler. Bu kan, bu pervasız oturuş ve bakışları, her şeyiyle hayat dolu. Annem ve ben varız bir yerlerde, göremiyorum.

Şimdiki hâlimle yaklaşıyorum babama. Beni tanıyamaz, onun kızı daha küçük. İçimden ilk gelen "Yapma öyle, düşeceksin arka üstü!" diye çıkışmak. Vazgeçiyorum. Kocaman adam sonuçta. "Baba" diyorum çekinerek. Sohbetini böldüğüm için biraz kızarak bana çeviriyor gözlerini. "Baba, otuz yıl sonrasından geliyorum, hastanedesin ve olmadık şeylerle uğraşıyorsun, çok ağrın var" diyesim geliyor, demiyorum. Gözüm doluyor sadece. O zamana daha çok var nasolsa, koca bir hayat. Gelecekten haber getirmenin bir anlamı yok. 

Tekrar eden rüyalarım var sonra. Hâlâ görüştüğüm, üniversiteden arkadaşlarımı görüyorum. Beni tanımıyorlar. Kâh Bastille'deyiz, kâh bizim kampüste. Üniversitedeki aşkım Fatih'e âşığım yine ama o da beni tanımıyor. 

Tekrar eden kâbusum var bir de. Rüya olduğunun farkına varamadığım için korkunç. Birkaç haftadır görüyorum. Bağlam değişiyor ama gündelik hayat. Kurgu zamanlar, kurgu durumlar, geçmişimde kalmış uzak tanıdıklar. Değişmeyen tek şey, adımlarımı atamamam. Bacaklarım öyle ağır ki yerimden kıpırdayamıyorum. Özellikle merdiven çıkamıyorum, birinin beni yukarı çekmesini istemek zorunda kalıyorum. Yer çekimi katlanmış gibi. Çok çaresiz hissediyorum. Kâbus olan bu duygu. Tekrar tekrar bu rüyayı görmekten nefret ediyorum.