"Çıplak ayaklı kontes"... halhaldan başka bir şey taşımayan ayaklarımla oradan oraya koşarken, yürürken veya dans ederken böyle derlerdi bana... Mazı'da.
"Olsa olsa bir kitap adıdır" diye düşünürdüm. Halbuki kimbilir hangi yıl hangi tarihte izlemiş olduğum bir filmmiş. "Fark etmeden" izlemişim. O kontesin bu kontes olduğunu da fark etmeden.
Pencereden dışarı bakarken yüzünün hatları ne kadar da anneanneme benzedi Ava Gardner'ın. Anneannemin gençliği. Siyah beyaz fotoğraflardan başka bir yerde görmüşüm gibi.
"Bir kadının mezarı başında biten filmler" diye bir kategori olabilir mi? Rembetiko geldi aklıma. İster istemez. İstemem çünkü en ufak bir benzerlik yok iki finalde. Sevilmiş ama tam da ulaşılamamış genç bir kadının cenaze töreninin ardından dağılan erkekler dışında. Bunda bir hüzün var. Garip bir hüzün. Hoşuma gidiyor. Kendi adıma, '54 yapımı Holywood'dansa '83 yapımı Ferris'e benzemesini isterdim. Bir kadın daha ne ister.
Ava GArdner... Siyah beyaz televizyonun çocukluk dönemi aşkım. Ağzım açık izlerdim onu. Aşıktım bildiğin. Sinemada değil, televizyonda. Abartıp da benim, altmışlarına gelmiş ihtiyar olduğum sanılmaya.:P
YanıtlaSilÖlen kadın değildir ama "Gadjo Dilo"da benzer bir sahne vardır.
http://www.dailymotion.com/video/xgidei_gadjo-dilo-tutti-frutti-soundtrack_shortfilms
güzel sahneymiş :)
YanıtlaSilava gardner hayran olunmayacak gibi değil ama. hükümet gibi kadın derler ya öyle.