12 Haziran 2017 Pazartesi

Zehir Zıkkım Oldu Bize Bal Badem


Yukarıdaki sahne 1970 yapımı Tatlı Meleğim filminin 49. dakika 8. saniyesi ve Türkan Şoray'ın bu saniyedeki yüz ifadesi duygularıma tercüman. Karşısındaki favorili centilmen Ediz Hun. Ve aslında Şoray'ın bu andaki ifadesi ile senaryo arasında zerre ilgi yok. Erdoğan Tünaş imzalı senaryo her zamankinden: Leyla Murat'a âşıktır ama Leyla çirkindir, o yüzden Murat onu fark etmez, Leyla ne zaman ki güzelleşir Murat o zaman Leyla'ya âşık olur. Kimse burada bir sorun görmez. Mutlu son.

Oysa Leyla'nın şu anlık yüz ifadesinde çok daha iyi bir film var. Birkaç alternatif iç ses sayayım mı?

"Demek sokak çapkını değil yüksek mühendissin öyle mi paşam? Lan sen yüksek mühendissin de ben anaokulu terk miyim ibiş? Murat n'oldu? Öpeyim de tur at, Murat."
"Konuşuyorsun ama dinlemiyorum çünkü çok boş konuşuyorsun. Favorilerine harcadığın zamanı iki favorin arasına da harcasaydın şimdi seni dinliyor olurdum. Arada gülümser gibi yapayım da agresife bağlamasın. Hayranlıktan agresifliğe kestirme yol var, neme lazım."
"Güzel çocuksun allahıma. Güzel de bakıyorsun piç kurusu. Sen şimdi ciddi ciddi birlikte mutlu oluruz mu sanıyorsun? Gözlerinde öyle safiyane bir inanç var da. Nedir mutluluk? Öyle bir şey yok Murat. Hiç kasma anam. Hiç boş yere üzmeyelim birbirimizi. Gel biz olaysız dağılalım en baştan."

Aşağı yukarı bunun gibi şeyler söylüyor bu bir saniyelik bakışı. Belki bir saniyeden bile kısa ama otuz yıllık bir yılgınlık okunuyor. Altmışı görünce otomatikman bilgelik sertifikası takdim edilen teyzeler için otuz yıl püff tabi. Altmış da bir seksen yaş değil ama ben sonu hiç gelmeyecekmiş gibi duran yakınmalarını saatlerce gıkımı çıkarmadan dinliyorum. "Daha altmış yaşındasın cimcime, ben seni sekseninde göreceğim" deyip gevrek gevrek gülüyor muyum? Gülmüyorum. Saygıda eşitlikçi olduğum kadar mükemmeliyetçiyim de zira. 

Taedium vitae demeyeyim de bir tür yılgınlık için otuz yıl kafi bence. Otuz iki yıl kafiden de ziyade. Görsel her şeyi anlattığı için bir şey yazma niyetinde değildim aslında. Bu bakış biraz üstten bir bakış sanki ama karşısındakine olduğu kadar kendine de üzülüyor. Merhametli, öfkeli, bıkkın, bezgin, bitse-de-gitsek. Ümitsiz bile denemez çünkü ümit etmeyi bırakmış. Nefes alıp veriyor ama ışımayı bırakmış, unutmuş daha doğrusu. Unuttuğu şeyi de haliyle pek aramıyor. 

Bu ifadede dolu dolu bir "Bak şuradan siktir git!" var. "Sen benimle kafa mı buluyorsun?" var. "Sence ben bunu yer miyim?" var. "Bebişim, ben yalnızca en yüce değeri yanlış yere harcamana üzülüyorum" var. "En yüce değerin emek olduğunu bilmiyor olabilir mi lan?!" var. "Yok bu iş böyle olmayacak. Işınla beni Sıkati!" var. "Yok lan, yok. Siz çok güzeldiniz. Ben uygun değildim. Şimdi de ne ümidim, ne isteğim var. Esen kalın, beni de esen bırakın. Başka ihsan istemiyorum."

Var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder