28 Haziran 2022 Salı

Nisyan

Dün yine oldu. Annem görmeseydi keşke. Kimse görmese keşke. Kendim bile görmek istemiyorum kendimi ağlarken. Ağlamak da istemiyorum. Arada çıkacak bir yer buluyor işte. İçip içip ağlamışım gibi oldu. Ağladığım için içtim halbuki. Her şekilde kötü bir ikili. En azından sabah biraz rahatlamış uyanırım dedim ama hayır, gözlerim şiştiğiyle kaldı. Kafam hafif beton, suratım duvar.

Çok da güzel yaşıyorum oysa. Düşünmüyorum. Aklıma getirmiyorum. Aklım bambaşka şeylerle dolu. Kendine acıyan bir sevgisizlik hayatımda hiç olmadı sanki. Sevgimi ve kendimi hiç değersiz hissetmedim, ölüp yok olmayı hiç istemedim. Sonra kendimi küllerimden doğurmak zorunda kalmadım, tay gibi titreyerek ayağa kalkmadım. Bu artçılar o titreyiştir belki. Bir fay hattı için üç yıl uzun süre değil. Hele benim gibi kırıldıysa. 

İyi haber, kırıldığı yerden yine kırılması mümkün değil. Bir uçurum duruyor yerinde. İçinde sert rüzgârlar esen derin bir yarık. Kötü haber de bu. Kaybettiğim her ne ise geri gelmedi, gelmeyecek galiba. Yine benim, ben gibi seviyorum ama bir şey eksik bana dair. Kopuk bir parça, bir anahtar. Yuvası bile kayıp. Hatırlamıyorum. Edebiyat olsun diye değil, hafızam bana kıyak geçiyor, hatırlamıyorum. Anımsadığım anlarda gözüm doluyor işte biraz, o kadar. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder