6 Haziran 2016 Pazartesi

Sezen Aksu revisited

Bir iki genelleme yapıp yatacağım. Birincisi, bir kadın olarak sevdiğim kadınların yarattığı hayal kırıklıkları sevdiğim erkeklerin yarattıklarından ağır gelir, daha zor karşılarım sanırdım. Atıyorum, Uğur Polat gidip saçma sapan bir şey yapsa üzülürüm ama bir yere kadar. Oysa Sezen Aksu, sezenaksuluğa ters olduğunu düşündüğüm odaklara öpücükler gönderdiğinde içten içe sarsılmıştım, o daha derin bir ihanet gibiydi. Bu toplumda bir kadın olarak kimliğini inşa ederken kaçamadığın iki pop isimden biri Ajda Pekkan ise diğeri ve en kaçınılmazı Sezen Aksu'dur. Benim kuşağım için öyleydi en azından. İnşa ettiklerini kumdan kaleler gibi yıktığını hissettiğimden beri içimden gelip de bir şarkısını açmamıştım. Bugün açıp dinledim, yıllar sonra ilk defa. İlk genellemeyi çürütmese de ona istisna teşkil ediyor. Ben'i inşa sürecime öyle içkindi ki ne yaparsa yapsın tamamen çıkmayacak sanırım. Daha da önemlisi, eğer o Sezen Aksu açılıyorsa bir şeyler değişip dönüşüyor, bir şeyler oluyor, olmuş veya olacak demektir. Sürekli oluyor ama biraz daha fazlası. Bu da ikinci genelleme. Carrie Bradshaw'a bağlamadan yıllık istihkakımı tükettim sanırım. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder