22 Haziran 2011 Çarşamba

Mağdur

Sol üst balkondaki iki ablaya...

Canlarım, sevgili üst komşum ve yan komşusu abla;
İyi arkadaş olduğunuzu anlıyorum. Bütün gün balkondan balkona birbirinize çığırmanızdan eşşek olsa anlar zaten. Bir kat üstümde oturuyorsunuz, demek ki bende avuç içi kadar olan Boğaz manzarası sizde baya baya kartpostal kıvamında. Bu manzaraya karşı rakı içmeseniz apartman yönetimine bizzat şikayet ederdim zaten. İçiyorsunuz da, âlâ. 
Bir ihtimal ufak çapta bir sofra donattınız kendinize, yahut da mütevazı bir çilingir sofrası. Çatalın tabakta çıkardığı sesten ortamda en azından beyaz peynir olduğunu düşünüyorum. Bu da âlâ.
Muhtemelen üşüdünüz çünkü hava serin ve birer şal aldınız üstünüze. Belki ince bir triko, emin değilim. Işıkları da açmamışsınız sivrisinek gelmesin diye, belki bir ya da iki mum yakmışsınızdır.
İki saattir Zeki Müren dinliyorsunuz. Sevmeyen ölsün, diyecek bir şeyim yok. İçlenip içlenip eşlik ediyorsunuz. Neyse ki sesiniz pek fena sayılmaz, buna da şükür. Ara ara çevirip aynı şarkıyı dinlemeniz biraz kabak tadı vermişse de gıkım çıkmaz. 
Fakat... şu kadehleri biraz sessiz tokuşturun bre allahsızlar! İnsan yaşıyor lan burada, benim de canım var lan! 
Yaz geldi geçti kimseyi toplayamadım şurada, bir sofra donatıp da "rakıları alın gelin" diyemedim. İçim yanıyor, içim! Balkonu bir güzel yıkadım, masayı sandalyeleri attım ama ağız tadıyla bir rakı içemedim arkadaş. Bir Zeki Müren'e hasret kaldım. Ben bu balkonu kuşlar sıçsın diye silmedim huleyn! Ben bu masayı sandalyeyi yaz yağmuru yiyip yiyip şişsinler diye almadım, onca kat taşıyıp buraya koymadım! 

Mağdurum. 




***


Niyet mektubu beklesin, ben niyeti bozmuş rakımı koymuşum. Yanına biraz kiraz. Balkona çıkmış, ışığı açmamışım. Şarkı söyleyen kadınların Zeki Müren'in sesine karışan seslerini dinliyorum. Biri unutmak için sevmemiş, onu anladım bu gece. Bir yudum da ben alıyorum.

8 yorum:

  1. Olmaz mı hiç, teşekkürler :) Yalnız hatunlar benim başımı yakıp gönül rahatlığıyla kapattılar dükkanı. İki yan masa muhabbeti yapamadık: "Bacım sen kimi unutmak için sevmedin?"
    "Ben mi sevmişim? E unuttum ya ben onu."

    YanıtlaSil
  2. illa her vakit içilir de... mevsim de rakı mevsimi be.

    YanıtlaSil
  3. sevgili ayşec.,
    metin eloğlu'ndan gelsin o halde:
    "şişede durduğu gibi durmaz ki kafir
    tutar, adama yaşamayı sevdirir"

    YanıtlaSil
  4. rakı mevsimi, kiraz mevsimi... yine güzeliz, yine çiçek.

    sevgili ezgi,
    metin eloğlu'na teoride katılıyorum ama bir başına da hep bir acıklı. rakı sana bakıyor, sen rakıya bakıyorsun. rakı her mezeden çok muhabbet istiyor.

    YanıtlaSil
  5. Bir ara, tuhaf bir binada taşıyordum. Üç katlı, bahçesi dört apartmanın arka cephelerinin birbirine baktığı bir bahçesi olan. Hitckock'un arka pencerisini andıran bir manzara. Üst katta, Banu Hanım vardı. Yok, Alkan değildi soyadı. 50 yaşında, okuyan aslında hoş bir hanımefendi. Giriş katı, muhasebe bürosu olduğundan, akşamları bir O bir de ben. Karşı binalarda habire sofralar kuruluyordu. Bir gün kulak kabarttım. İnce saz çalıyor sette, bardağa dolan su sesi.. Ufaktan bir sofra kurmuş. Dediğin doğru, tek içilmez bu meret. Ses seda da yok, demek ki tek demleniyor dedim. Aldım bardaklarımı, çıktım üst kata. O güne kadar merhaba, merhaba ötesi yoktu. Valla yaptım; hiç itiraz etmedi açtı sofrasını. Rakı, sohbet ince saz. Sen de benim yaptığımı yapacakmışsın. ALıp bardaklarını doğru üst kata. Ayıptır yaptığınız komşu, altta tek kaldım olmaz diyecektin.:)

    YanıtlaSil
  6. sevgili ayşec.,
    haklısın.
    kesinlikle.

    YanıtlaSil
  7. İyi etmişsiniz, doğru diyorsunuz hocam da çok fazla "unutmak için sevmemiş" kadın olacaktık benimle birlikte. Ama "elbet bir gün buluşacağız", durun bakalım :)

    YanıtlaSil