24 Temmuz 2018 Salı

Fırtına Sonrası Sessizlik



Dün gece yatarken, Trakya'dan doğru sağlam bir fırtına geliyordu, biliyordum. Bilmek rahatlatıyor. Hem bilmenin, hem yazmanın rahatlığıyla yattım uyudum. Dört buçuğa doğru yerimden sıçradım yine de. Şehir merkezi en yakın ilçelerinden bombalanıyormuş gibi aralıksız, şiddetli bir gümbürtü. Ardı ardına flaşlar çakıyor sanki. Yağmur hepten bırakmış kendini. Ne olursa olsun korktum, korkuyorum yalan değil. Tespih böceği gibi kalakaldım yattığım yerde, n'olur bitsin diye beklemeye başladım. 





Sonra bu kıyametin iyi geldiğini hissettim. Birkaç saat önce yazdığım satırlar kısmen gerçek oluyor, içimdeki fırtına dışarıda patlıyordu. İçimdekinin yanında sönük kalıyordu ama olsun. Derin bir soluk verişten uzun süren gök gürültüleri ancak birkaç saniye soluk alıp yeniden patlıyordu işte. Sarsıntıları depremi andırıyordu. Yıldırım ardına yıldırım düşüyordu, şehri göz alabildiğine kör edici bir aydınlığa boğarak. Bu gerçek. Burada kimseye zarar gelmesini istemiyorum fakat madem oluyor, iyi hissetmemin kimseye zararı yok. Asırlık çınarlar sökülüp savrulmasın, cam çerçeve inmesin, sele kapılan olmasın. Korku içinde çektiğim derin bir "oh" sebep olamaz zaten bunlara. 

İyi ki içeri almışım sardunyayı. 

Hava kapalı, boğuk, biraz serin bu sabah. Dolu dolu bir yaz yağmuru yağıyor. Ara sıra gök gürlüyor yine ama dün geceki şiddetinden eser yok. İşten izinli olmak için doğru günü seçtiğime şaşıyorum. Bu yağmura, bu yağmuru sükunetle izlemeye ihtiyacım vardı. Bu ses, bu koku... Neden bilmiyorum, sağaltıcı, sakinleştirici gelir eskiden beri. Şiddetimi alır, fırtınamı dindirir. Öyle yaşayamam çünkü. Bastırıp örtemem de. Çakıp gürlemeli, söküp savurmalı, taş üstünde taş bırakmamalıyım önce. Kör edici, sağır edici, karayılanı aktaşın ardına sindirecek bir dehşetin ardından durulup durabilirim ancak. 

Yağmur arttıkça ferahlıyor içim. Eskiden böyle yaz yağmurları yağdığı vakit saçımı açıp yağmura çıkmayı âdet edinmiştim. Hissetmek hoşuma gidiyordu. Yine gidiyor ama çoğu zaman yapmıyorum. O zamanlar daha zor karşılıyordum hayatı. Huysuz taylar gibi savuruyor, savruluyordum. Şimdi... savurup savrulmaktan vazgeçtim desem yalan ama şaşırtıcı biçimde daha bütün hissediyorum. Hayatın attığı onca çentik kırılmadan sarsılmamı sağlıyor. Ölmüyorum işte. Hayat hep ağır basıyor. Yaz yağmurları sağaltıyor. Şiddetimle barıştım, ağrılarımı sevdim, yaşıyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder