Saat gece yarısına yakın, yüzümde geniş bir gülümseme. Tek bir telefonla pişmiş kelleye dönmüşüm. Arayan tez hocamla asistanı olan arkadaşım. Rakı içerken beni anmışlar gene, bir de tezimi tabi. İyi anmışlar güya. "Yemezler" dedim, "yemezsen gargara yap" dedi hocam. Bunu söyleyen kaç kişi kaldı bilmiyorum. Ama benim hocam bir tane. Beyler rakı içince bir tek beni arıyorlarmış güya, bilemem. Ama inanması güzel. Sevdiğimiz inanmak değil miydi zaten? Birlikte rakı içilesi kadın olmayı sevdim ben. Rakı içince aranıp hali hatırı, bu aralar okuduğu kitap sorulan kadın olmanın tadı ise bambaşkaymış. Yüzümde geniş bir gülümseme. Sevilmeyi herkes sever. Ben müptelasıyım. Hele bunca firardan sonra. Bunun için yaratıldığıma dair bir teori bile mevcut. Yaradılış efsanem de diyebiliriz.
Bir şey çıkarıp masaya kor gibi söyledi. Cebinden
çıkarır gibi ama bunca zamandır cebinde olduğunu o an fark ederek. Usulca olsun
isterken biraz gürültü çıkararak. Biraz sarsak, istemsiz ama gerçek, çünkü biz
inanmayı sevdik. Cilasız, soluk ve yağ lekesi dolu fakat masa da masaymış ha,
bana mısın demedi.
Pekala bir resmi sevebilir insan. Aylarca yıllarca
sevebilir resmi, hatta ona sadık kalabilir. Fakat zamanı olur mu sevmenin?
"Haydi şimdi!" ya da "hayır, henüz erken" diyebilir mi
insan, seçebilir mi zamanı? Yeni bir güne uyanıp geçmişi hiç anmadan yaşamaya
karar verebilir mi, yeni bir geçmiş yazabilir mi? Tarihi insanlar yapar demiyor
muydu o sakallı?
sevgili ayşec.,
YanıtlaSilne zamandır okumuyordum. özlemişim yazılarını;)
"birlikte rakı içilesi kadın" olmak ne hoştur hakikaten!
sevgili ezgi, ben de ne zamandır yazmıyordum. iyi geldi.
YanıtlaSilkarşılığında böyle sesler duymak da bir o kadar güzel.
birlikte rakı içen kadınları yazmalı bir gün de.. :)