1 Haziran 2011 Çarşamba

Havadan Sudan

"kaç tane?"
"bi tane."

saha dönüşü akşam 10 gibi eve dönerken bi bira aldım köşedeki bakkaldan. "ben bunu hak ettim" cümlesini çok kuruyorum bu ara. kendime tabi. kendi kendime konuşuyorum. kendi kendime yemek yediğim gibi. insan nelere alışmıyor, öyle değil mi?
geçen günkü sinirim geçti. sinir hep bir eğreti zaten üstümde. kin öyle değil, kin çöker. sinir er ya da geç geçiyor, geçip gidiyor. hava güzel diye mutluyum bu ara, güzel kokuyor diye. ılık, çiçekli...daha ne. 
sinirim var, sinirim kendime. işi düşündüm bugün, çalışıyordum zaten. acaba fena sıçıyorum da farkında mı değilim diye düşündüm, evhamlandım. evham değil gerçektir belki, kestiremiyorum. sonra dedim ki, başıma ne geldiyse bundan gelmedi mi be? hep ben mi sıçıyorum, benden başka kimse hata yapmıyor mu bu dünyada? ben kendine yüklenme demiyorum, hobi olarak gene yüklen ama yeter be. gerçekten yeter. olduğu kadar lan ayşec. bu kadardım ben, bu kadarım. elimden gelen bu. gururunu sevsinler. 
gene elbise aldım bugün. çiçekli, uçuş uçuş gene. çiçekli elbiselerden böyle bir beklentim var. sanki onlar kendiliğinden mutluymuş da giyersem bana da bulaşırmış gibi. halbuki mutluyum. çok mutluyum. mümkünse ölmek istiyorum mutluluktan. 
gün boyu bunu düşündüm otobüs yolculuklarımda: bu mu istediğim? istediğim şeyi mi yapıyorum? ama gerçekten yeter artık, kendimi dinlemek de duymak da istemiyorum. hep kendimi, hep her şeyi irdeleyerek verdiğim kararlar doğru muydu hep? kuş mu kondurdum hayatıma? koyver gitsin kızım ayşec., ne fark eder...
bi bira içtim ya al al oldu yanaklarım, yanıyor. nefret ediyorum bundan. 
bir yandan biliyorum ki hayat kısa, mutlu olmak kolay ve biz çok zorluyoruz şansımızı ama öte yandan...malum, anlamak çözmeye yetmiyor. bazen de sadece ben anlıyormuşum gibi geliyor. o daha kötü. 
iki kişi olmak nasıl bir şeydi diye anımsamaya çalışıyorum bazen. git gide zorlaşıyor. bazen dışarıdan bakıyorum hayatıma, bütün saçmalık olanca çıplaklığıyla görünüyor. her şey yalnızlıktansa biraz da konuşamamaktan. kim olursak olalım, mustaribiz bundan. sen, ben, cümleten. belki de rahatlıyor insan genelleyince. bilmem.
20 yaşlarındaki insanlarla görüşüyorum bütün gün. hepsinin bir hedefi var. şu zamana kadar şu noktaya gelmiş olmak istiyorlar. kendime dönüp bakıyorum, tın. önemli virajlarda suni hırslar yaratarak geldim bu noktaya kadar ama olmuyor ki, sinir gibi hırs da eğreti duruyor, akıp gidiyor üstümden. ne plaza ne akademi, ee? yolculuk nereye leyla hanım? yolculuğun kendisini sevdiğini anlatamazsın kimseye, net olacaksın. hem kabul et sen de yoruldun ama tam kendine dair en isabetli öngörün tutmuş ve doğru yaşta doğru şeyler hissetmeyi öğrenebilmişken açık denizin ortasında buldun kendini. boğulmamak için çırpın dur şimdi ki onun için bile bir neden gerek. ne fark eder dediğin anda dibe çekileceksin, çaresi yok. Var, her şeyin çaresi var. Çaresiz olan biziz. Çareleri tüketen biz. Boğulmak kolay. Suyun altında nefes alır gibi yap, bitti işte. Nefes almak veya gibi yapmak, seç beğen al. 
bugün kızıltoprak'tan acıbadem'e doğru yürüdüğümü sanırken yoluma çıkan istisnasız herkese gülümsedim. amcalara, teyzelere, bebeklere, çocuklara, kedilere, köpeklere, serçelere...bıraksalar tekmil semt insanlarını arkama takıp ayşecik gibi dans edip söyleyecektim "hayat sevince güzel" diye. neyi seviyorsam. hava güzel, havayı seviyorum. çok güzel kokuyor, ılık da hem. deniz çok güzel parlıyor sonra. her martı sesinde mutlu oluyorum. bu sesi hiç kanıksamayışım ilginç. hem de iyi. insanlar da öyle. tanımadığım insanlar "kızım" diye diye yardımcı oldular bütün gün. ufak tefek görünce hepten kıyamıyorlar. ben ayşecik olunca amcalar hulusi kentmen'e, teyzeler adile naşit'e çalıyor iyice. film istiyordun al sana film kızım ayşec, al hayrını gör. 
reminiscence, öyle mi...her tarafın reminiscence olsa kaç yazar ki öyle. bilmem, ben yazıyorum işte. ara ara böyle daha az susarak, sonra gene suskunluğa gömülüp örtülü, gölgeli kelimelere talim ediyorum. 
bira da iyi gitti ha...

3 yorum:

  1. iç dünyanı seviyorum...

    YanıtlaSil
  2. yine sanki ben yazmışım...
    mutlu giysiler giyip mutlu gibi yapınca mutlu oluruz belki, olmuyor mu öle?

    YanıtlaSil
  3. olsa ya..

    iç dünyam uzaktan fena görünmüyor sahiden. doğru sözcükleri bulabildiğimde en azından. içerisi o kadar güzel değil, ben biraz sıkılıyorum. arada havalandırmalı belki de..

    YanıtlaSil