14 Ocak 2012 Cumartesi

İstanbul'a Lapa Lapa Kar Yağdığı Gün

Geniş pencerenin kadrajından İstanbul'a yağan karı izledik beraberce. Kumrulara ekmek verdik, biri geldi "gagam ince, narin" demedi yedi yuttu koca koca ekmek parçalarını. Sonra bir martı gelip kondu onun yerine. Martı var, İstanbul'dayım.

Ankara'daki gibi buz tutmasını geçtim İstanbul'da kar zar zor tutar. Tutacak diye değil ama sırf lapa lapa yağıyor diye dışarı çıkıp yürümek istedim. İri iri kar tanelerinin burnuma alnıma konduklarını varlığımın uçlarına kadar hissederek, gülümseyerek, mutlu mutlu ve gayesizce yürümek istedim. Çıkmadım, yürümedim. Zaten mutlu da değildim.

İyi bir gece değildi. Buruk değil burucu, acıtıcı bir geceydi. Sabahına yağan ve şekerli gibi duran kar bile değiştirmedi bunu. Özlemek vahşi bir duygu. Dişleri ve tırnakları olan bir duygu özlemek. Ehlileştirilemeyenlerden. Su altına dalmak gibi bir bakıma, kapılıp gitmek gibi...biraz daha derine, biraz daha. Özlemek, o güne dek öğrenilmiş tüm kuru hayat bilgeliklerini sikip kenara atan, insanı boş duvarlara uzun uzun bakmaya iten bir şey. 

Oda büyüklüğünde bir düşünce bulutu içindeyim. Lapa lapa kar yağıyor bulutun içinde; kokusu biraz şekerli, biraz baharatlı, biraz da çiçekli. Yağmur kara, ben bana dönüyorum.


2 yorum:

  1. yemin ediyorum senin yazılarını okurken tribe giriyorum. yav arkadaş ben de aynı karı görüyorum ben niye bunları düşünemiyorum diye =) hahha. gerçi izledim mi, pek sayılmaz. bi baktım pencereden baya kar yağıyomuş ya falan diye gördüm ve geçtim. bi saat sonra baktım yağmur başlamış, güldüm biraz. akşama da güneş açar heralde derken bi daha bakmadım camdan. zaten güvercin falan da beslemem, balkonlar da soğuk olduğundan hayatta kapılarını açmam. esasında üşür yavrucaklar beslemek lazım ama bunu da şimdi farkettim. neyse susayım ben, zaten ne anlattığımı da bilmiyorum. öyle işte genel.

    YanıtlaSil
  2. amaan biz biliyoz da mı düşünüyoz :)

    YanıtlaSil