29 Ocak 2012 Pazar

30M'den Nazlıcan



Bugün banyoyu su bastı. O bir şey değil de günlerden Pazar olması bir miktar sıkıntı yarattı, zira eli ingiliz anahtarı tutan kimseye ulaşamadık. İki saat şorul şorul aktı su. Önce kaynar kaynar aktı bir de, çok tatlı... İki saat sonunda lavabonun poposunu yerinden söküp suyun akmasını durduran bir cengaver çıktı neyse ki. Bana da musluk -pardon armatür- almak için yollara düşmek kaldı. 


30M'ye mi 30A'ya mı ne bindim, otobüsün arkasında ayakta gidiyorum. Önümde sırt çantalı bir velet -aşağı yukarı 10 yaşında olduğunu tahmin ediyorum- basamaklarda duruyor, ben de hemen arkasında. İkimizin de yüzü kapıya dönük, yüzünü görmüyorum ama saçları bıraksan afro olacak, belli. Kirpikleri de uzun, kıvrık kıvrık. Camlar buğulu, dışarıda kar atıştırıyor. Mecidiyeköy otobüsü ağır ağır ilerliyor bulvardan yukarı. Bir baktım cama bir şeyler yazıyor: Nazlıcan. Sonra sağ elinin işaret ve orta parmağını buğulu cama koyup iki yana doğru ayırdı ve birleştirdi. Kalp yapmaya çalışıyordu. Bir sürü başarısız denemenin ardından bir tanesi hiç de fena olmadı. Sonra tuttu yalnızca işaret parmağıyla küçük ve düzgün bir kalp kondurdu Nazlıcan'ın üstüne. Nazlıcan'ın bundan hiç haberi olmadı.


Beş on dakika sonra, ben hala çocuğa arkasından bakıp bakıp ah yavrum tonlamasıyla gülümserken çocuk bir blackberry çıkarıverdi çantasından. Mesajlarına baktı, kulaklıklarını taktı, müzik açtı. Ne dinlediğini de görmeye çalıştım ama göremedim. Sonra düşündüm ki ah yavrumluk bir durum yok. 10 yaşında filan ama belki de Nazlıcan'dan gelen mesajlarla dolu o mesaj kutusu ya da kim bilir, aylardır çıkıyorlar belki. Olamaz mı, olabilir. Belki de onun bunla hiç alakası yok, okulun ilk gününden beri hoşlanıyor Nazlıcan'dan ama hala açılamadı. Hem telefonla ne ilgisi var bunun, çantasından iPad 2 çıkarsa ne düşünecektim?! Yok yok, bir rahatlık vardı kızın adını yazışında. Elini tuttuğu bir insanın adını yazar gibi rahattı. 


İnmesine yakın, yarım yamalak silmeye çalıştı Nazlıcan'ı ve kalpleri. İndi. Birkaç dakika sonra camın yeniden buğulanmasıyla çocuğun cama bıraktığı her iz geri geldi. Nazlıcan, otobüs yolcularıyla birlikte Mecidiyeköy'e doğru devam etti. Ne o bunun farkındaydı, ne de çocuk farkında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder