9 Eylül 2016 Cuma

The Great McGinty (1940, Preston Sturges)

İlk uzun metrajlı komedi senaryosu Easy Living'i 1937'de yazan ama aslında 1932'den beri yönetmenlerin senaryolarını "mahvettiğinden" yakınan Preston Sturges bir gün Paramount'a, o güne dek stüdyo sisteminde görülmemiş bir teklifte bulunur. O sırada adı The Biography of a Bum olan The Great McGinty'nin senaryosu için stüdyodan yalnızca 1$ talep eder ve karşılığında filmi yönetmesine izin vermelerini ister. Senaryo o kadar iyidir ki Paramount bu cüretkâr teklifi kabul eder. "Bum" sözcüğü Avustralya'da kötü bir anlama geldiğinden filmin adı değiştirilir, ayrıca 1$ ayıp olacağından Sturges'a 10$ takdim edilir. Böylece perdede ilk defa "Written and Directed by" ifadesinin ardından yalnızca tek bir isim görülür: Preston Sturges. Dolayısıyla Özgün Senaryo dalında Akademi Ödülü kazanan en ucuz senaryo ünvanını da kapmış olur.
Paramount adama gıcık mı olmuş nedir, bir afiş bir filmi bu kadar mı anlatmaz be kardeşim.

McGinty için siyasi hiciv denilebilir. Film kısa bir yazıyla açılır (bu adam seyirciye mektup yazmayı, tatlı sürprizler yapmayı seviyor). Yazı,"Sahtekarın talihsizliği bir delilik anında düzgün iş yapmaya çalışması, düzgün insanın talihsizliği de bir delilik anında sahtekarlığa soyunmasıdır" minvalindeki ana fikri verir ve Rick'in Yeri'ni anımsatan bir sahneden Rick'in Yeri yanında batakhane gibi kalan bir bara gireriz ve alışılageldiğin aksine bu defa barmen anlatmaya başlar, biz dinleriz. Gerçi Casablanca'da (1942) da dinlediğimiz Rick'in hikayesiydi...neyse. 

Hikayesini geri dönüşlerle anlatan McGinty bir belediye başkanlığı seçim gecesinde seçim kampanyası nedeniyle kurulan çorba standından diğer evsizler ve muhtaçlarla birlikte çorbasını aldıktan sonra olay örgüsünü başlatan teklifle karşılaşır. Belediye başkan adayını "destekleyen" bir patronun adamları çorba alan yoksullara, seçim sandığına gidip başkası adına oy kullanmaları karşılığında 2$ vermektedir. Ay adeta batının ahlaksızlığı.


McGinty, patrona "o eli bir indir" demeden az önce.

McGinty fırsatın ucunu bir kere yakaladıktan, arkasına da patronu aldıktan sonra onu kimse tutamaz.


"Yav hee he."












Sağ omzunda durup ona çocuk işçiliğinden, gecekondu mahallelerinden, işçilere köle gibi davranan işyerlerinden bahseden bir kadın hariç. İşin doğrusu insan 1940 yapımı bir Hollywood komedisinde çocuk işçiliğinden bahsedilmesini beklemiyor. Güncelliğini koruyan bu sistem sorununu doğru-yanlış ekseninden çıkarıp çözümün karmaşıklığından dem vurmasını ise hiç beklemiyor. Ama zaten Preston Sturges filmlerinde hiçbir şey beklendiği gibi olmuyor.




Burada bir kez daha sığ iyiler ve sığ kötüler yoktur. Herkes içinde her şeyden biraz barındırır. Sistem de onları işine geldiği müddetçe içinde barındırır, semirtir, işi bitince de bir muz cumhuriyetinde sürgün eder. "Saçmalama, Frank Capra filminde yaşamıyoruz!" der film. Hatta André Bazin, Preston Sturges için "anti-Capra" demiştir. Capra'nın Mr. Smith Goes to Washington'ı (1939) namuslu bir adamın çürümüş bir sistemi düzeltebileceği mesajını verirken Sturges bu mesaj karşısında "Bir yürü git!" der. Tam öyle demese de bir sistem sorununun bir, iki veya üç kişiyle çözülecek iş olmadığını söyler. Elbette karizmatik lider ve kurtarıcı figürlerin baskın olduğu coğrafyamızı kocaman bir Capra-land gibi düşünmek mümkün. Hain Sturges. 


Mr. Smith yeldeğirmenlerine karşı

The Great McGinty Preston Sturges'ın gedikli oyuncu ekibini görmeye başladığımız bir film. Her filminde "aa bu şeyde de yok muydu?" dedirten oyuncuların yanı sıra bir de bu "cockeyed" sözcüğüne takıntılı olduğunu düşünmeye başladım. O dönem mi çok revaçtaydı, yoksa adamın favori sözcüklerindendi de punduna getirip kullanmaya mı bakıyordu bilmiyorum. Üç filmde de geçiyor, hatta Sullivan'ın final repliğinde geçiyor. 


Brian Donlevy (1901-1972)
Akim Tamiroff (1899-1972)




Başroldeki Brian Donlevy'yi ilk defa görüyor olmama çok şaşırdım. Pek latif bir bey kendisi. Kesinlikle ilk defa görmediğim Akim Tamiroff da bir harika. Sturges Tamiroff'un replikleri üzerinden sisteme yardırıyor. Ayrıca Sturges'ın senaryoyu gerçek olaylardan esinlendiğini söylemeye gerek yok sanırım (adıyla sanıyla biliniyor esinlenilen gerçek olayların kahramanları). Yani oluyor böyle şeyler. 











The Great McGinty çok düşünmeden önerebileceğim filmlerden biri. Yazık ki otuz yıl önce "ah evet, cık cık cık" diye izleyebileceğimiz bir filmken bugün en hafif tabirle naif kalıyor. Elbette naifliği Sturges'ın tercih ettiği anlatımdan, janr olarak komedi yapmasından da kaynaklanıyor. Yoksa bugün hâlâ başvurulan voliyi vurma, köşeyi dönme tekniklerini 75 yıllık bu filmde de görebiliyoruz. 


Preston Sturges
Preston Sturges'ın henüz üç filmini izlediğim için biraz erken olabilir ama bu adamın Hollywood'un en iyi komedileri arasında sayılan filmleri beni güldürmekten ziyade içimi acıtıyorlar. Bunun sebebi muhtemelen bir seyirci olarak içinde yaşadığım ortam ve bu ortamın algımı şekillendirme biçimi. Yine de Sturges'da acımı paylaşan bir şey var. İşin içinden çıkamayıp "lan ne boktan iş be!" diyerek ince bıyığının altından gülümseyen tavrını seviyorum galiba. Müstehziliğini herkes benim kadar sevmeyebilir ama senaryolarındaki zekayı herkesin takdir edeceğini düşünüyorum. 


Brian Donlevy & Muriel Angelus

ilginç trivia: 

-Sturges, formalite evliliği yapan McGinty'nin bu formaliteyi kullanarak eşine yanaşmadığını seyirciye göstermek zorundadır. Evliliğin üzerinden altı ay geçtikten sonra adam kadınla konuşmak için odasının kapısını tıklatır, "girin" sesi duyulur ama adamın açtığı kapı dolap kapısıdır. Yani öyle böyle yanaşmamıştır, yakınından bile geçmemiştir. Seyirciye mesaj verilmiştir. Sansürün altı kuru ve mutludur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder