7 Ocak 2015 Çarşamba

Ozymandias amid the Snow

Tipi, aralıklarla bütün gün sürdü. İstanbul'da beyaz göründü.
Sonra Paris'te Charlie Hebdo'ya yapılan saldırının haberi geldi. 
Halihazırda kırılgan olan dikkatim hepten terk etti beni. Gözlerim dolup dolup boşaldı sinirden.
Bilgisayarın başından kalkıp pencereye gittim. Tipi dinmişti biraz. Boğaz tarafındaki çatının üzerinden güneş batıyordu yavruağzı. Gücünü pek fazla kaybetmemiş olan rüzgar küçük kuru karları havalandırıyordu çatıdan. 
Liseye gittim. Mrs. Petkau'nın edebiyat dersinde Ozymandias'ı okuyup satır satır çözümlediğimiz saate (fırsat eşitsizliği). Şiiri sil baştan çözümleyecek değilim burada, ne gerek var. Diyeceğim, ilk okuduğumda bir görüntü canlanmıştı gözümde: Uçsuz bucaksız, sarı sıcak bir çölde esen kavurucu rüzgar ve o rüzgarın öbek halinde havalandırdığı kumlar. Bir de tabi o kumların arasında haşmetli Ozymandias'tan geri kalanlar. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder