18 Ağustos 2019 Pazar

Büyü

Daha en başta, buraya yazarken kendimi tutmayacağım diye söz vermiştim kendime. Kimi zaman incitmek pahasına yazdım, yazıyorum. 

İşin doğrusu kendimi yorgun, kırgın, hayalsiz hissediyorum. Dileksiz uykular uyuyor, beklentisiz sabahlara uyanıyorum. İncinmek hafif kalır, orta yerimden gürültüyle kırılmış gibiyim. Kaza süsü verilerek, taammüden. "Büyü"... Zaman zaman anımsar gibi olsam da sonra yine boş gözlerle uzaklara dalıyorum. Doğal herhalde. Ne de olsa daha 55. gün. 

Aldatılmak korkunç. Bir başkasıyla sevişmekten bahsetmiyorum. Zamanın hafifçe yavaşladığını hissettiğin ılık bir anda mutlu ve huzurluyken, öyle ki içinden "Ne olur zaman dursun" diye Tanrısız dualar sarkıtırken, karşında içleri gülen bir çift gözde de aynı mutluluk ve huzuru gördüğünü düşünmek; bir ömür ya da yıllar değil, batsınlar yerin dibine, o kısacık ânın içinde kurduğun yuvanın başına yıkılması aldatılmak. Benle hiç mutlu olmamış, asıl bensizken mutluymuş. Sen ne güzel, birlikteyken ne rahatız derken dikenler üzerinde yürüyormuş meğer. Başta ben de seviyordum da sonra geçti. Tam aynı değil şimdi. Geçti. Enkaz menkaz, neyse ki anların velayeti bende. Bakamazdı zaten, onları da düşürüp kırardı. 

Büyü sözcüğü dönüyor kafamın içinde birkaç gündür. Kırık bir söğüt dalından farkım yok ki... Gerçeklik bile ayaklarımın altından kayıp gitmişken büyüye nasıl inanırım? Bir daha aldanmayacağımı nasıl söyleyebilirim kendime, inanır mıyım? Keşke daha sık aldansaydım bugüne kadar. Daha kolay gelirdi belki. Bunun can sıkıcı bir rahatsızlık gibi geçebileceğini hiç bilmiyordum. Bense vaktinden geç yakalanılmış bir çocukluk hastalığı gibi geçiriyorum: ağır, yıpratıcı, tehlikeli. Büyüye inancımı da hepten alıp götürmesinden korkuyorum. Götürmeyip bırakmasından daha çok korkuyorum. Genel olarak korkuyorum. Kaçıp saklanasım var. Ah be ne firariydim... En fazla gözlerimi yummaya enerjim var şimdi kaçmak için. 

Yalnız bir defa istek üzerine yayından kaldırmıştım bir yazıyı, onu da şimdi geri yüklüyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder