5 Mart 2013 Salı

Koku Hafızası

Bir an deliriyorum sanmadım değil. Burnuma gelen kokunun burnuma gelmesi imkansızdı. Yıl hesabıyla arı mayalı silgilerden, kokulu defterlerden daha yakın olsa da yol hesabıyla ışık yılı uzak bir kokuydu. Duyduğum yılı, günü ve yeri hiç unutmadığım bir koku. O gün 20 yaşıma giriyordum. Hayat her an değişiyor, evet, ama o günden sonra bir daha eskisi gibi olmadı. Biraz da o yüzden sanırım 23 Eylül gerçek bir doğum günü benim için. Parfüm kokusu değildi hayır. Belki biraz ama çokça insan -gerçek insan-, gri üstüne beyaz çizgilerden kareli gömlek kumaşı ve yağmur kokusunun birbirine karışmış hali idi duyduğum. Yıllar var ki duymadım bu kokuyu, nereden duyacağım ki zaten.


"Koku hafızası çift taraflıdır" dedi, "kokular hatıraları tetikleyebildiği gibi hatıralar da kokuları tetikleyebilir". Hangi hatıramı anımsamış olabilirim ki? Hem de fark etmeden? Üstümde siyah bir bluz, saçlarımı toplamış, kırmızı rujumu sürmüşüm her zamanki gibi. Hayır yalan, her zamankinden biraz daha özenmişim nasıl göründüğüme. Sevdiğim meyhanelerin birinde karşımda oturmuş, birlikte rakı içtiğim adamın beni çok, daha çok sevmesini istiyorum çünkü. Şımarmak için fazla gururlu fakat yine de arsız çocuklar gibiyim. Eğer bu an bana 20 yaşıma girdiğim günü geri getirdiyse vay halime, hayatım esaslı bir köşeyi daha dönüyor demektir. Kırmızı rujumu sürdüm, hazırım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder