21 Eylül 2010 Salı

Caddelerde Rüzgar

Bunu anlatmalıyım. Hiçbir şey olmadı.

Dün akşam dokuzda çıktım tez hocamın yanından. Düzeltmeleri konuşuyoruz. Daha da bitmedi ya yorulduk ve bölümden çıkmamla olan oldu. Yok öyle ahım şahım bir şey söylemedi. Bununla ilgisi yok. Tamamen havadan. Nasıl mutluyum, durduk yere, bir anda. O kadar saçma ki inanılmaz.

Bölüm, fakülte yolunun ışıkları, yüzüme vuran tatlı serin hava, ağaçları ve bilumum dünyayı aydınlatan ayışığı. Dehşetli güzel her şey. Yapacak bir şey yok. Bir de eski bir şarkı tutturmuşum. Yanımdan sevgililer geçiyor el ele, susmuyor devam ediyorum söylemeye.

Varoluş bu, başka bir şey değil. Şu an tam burada, tam şu anda var olmaktan başka bir şey değil beni bunca mutlu eden. İçimde hüzne direnen bir şey var demiştim ya...o.

- Lan salak mısın ne sırıtıyorsun ebleh ebleh?
- Sana ne ulan, bas git.

Ayınkine denk bir ışıkla parlıyor gözlerim, biliyorum. Yürümüyor süzülüyorum. Yeni aşık olmuş kızlar gibiyim. İçim pır pır. Meğer o da beni seviyormuş. Kim? Hiç kimse. Demiştim ya "sen olsan da aşığım ben, olmasan da sevgilim" diye, aynı o hesap.

Dibe vurduğum hızla yükselmeyeli epey olmuştu.

Beni seven hiçbir adam yok bu şehirde. Sevgisi her şeye üstün gelecek kadar büyük. Velhasılı vazgeçilmez filan değilim. Eğitim hayatım desen tıkandı kaldı. Yani tutar yanım yok an itibariyle. Ne gam...hüzün, üstümden kayıp gidiyor bu akşam.

Bu çiçek kokuları delirtecek. Son mon...bahar değil mi arkadaş, zaten az gelen aklım başımdan gidiyor.

Halbuki hiçbir şey olmadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder