Sahiden de öyle yaşlı dostum, her zamanki gibi hakkınız var. Her ‘tamam, oldum artık’ deyiş yeni bir çuvallamayı önceliyor. Doğrusunu yapmak uğruna verdiğim yanlış kararların sonuçlarıyla bir kere daha birlikte seyahat ediyoruz Ankara-İstanbul yolunda. Otogarda ağlayan kadın oldum bir kere daha. Bir ağlamak ki varacağım otogarda bitip tükenmeyeceği malum. Sil baştan başlamak fikrinin uyandırdığı dehşeti ise tarif bile edemem. Tek başıma, yeniden ve sil baştan öğrenmeliyim nefes almayı. Yıllarımı inandığım hayale inanarak geçirdiğim ve hayalperestliğim yüzümde tokat olup patladığı halde hayal kurmalıyım yeniden. Ne acı ki kimsenin hatası da olmuyor bu işlerde. Beklenen ayrı değişiyor, bekleyen ayrı. Siz istediğiniz kadar inanın bir gün aynı noktada buluşacaklarına onlar en uzağa düşüyorlar. Bilemedim üstadım, anlayamadım. Bu süre zarfında büyüdüğümü zannediyordum ya, asıl şimdi boy attım. Risk diyorduk ya, aynı aptallıkta değil belki ama ben gene alıp gene çuvallamayı düşünüyorum. Güneşin yarın sabah da doğacak olması kadar uzak gelse de şimdi bu fikir, bakarsınız bir sabah yüzümü göğe döndüğümde tatlı bir dehşetle fark ederim kuşların uçtuğunu. Siz bensiz de zaten sizdiniz demiştiniz ya, doğru değil. Sevgili yaşlı dostum, Turgut Uyar okuyor, Bach dinliyorum sesinizi duymak için. Terk etmedi o davudi sesiniz beni. Siz isteseniz dahi etmeyecek, bilmelisiniz bunu. Kuşların uçtuğunu gördüm diyorum size. Siz bana inanmasanız da ben kuşlara inandım, inanacağım. İnanmak zorundayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder