Günler online, gergin ve stresli geçiyor. Koca koca cümleler kurup, oha bunu ben mi dedim diyorum. Hele zekice-gibi bir şey söylersem iyice işkilleniyorum kendimden. Diyorum, ya sağlam madara olacağım ya da "bizim kız"la duydukları gururu boşa çıkarmayacak, sahiden de esaslı bir iki kelam etmiş olacağım. İkincisi olacağı takdirde, bu tezi görmesini istediğim özel biri var. Kendisine ithaf edilen bu tezin en azından haberini alıp, bana güvenmekte haksız olmadığını bilmesini istediğim biri. Şımarıklığım, aptallığım, tembelliğim yüzünden bu tez bu kadar geç bittiğinde, güneş onun için doğmayı bırakmış olacak belki de. 'Gene de' değil, o yüzden elimden gelenin en iyisinin ne olduğunu keşfetmekle meşgulüm bu ara. Yazarı olarak kendimi oldum olası eğreti hissettiğim bilimsel-gibi cümleler kurmaya uzunca bir ara verip, kendimi hayal gücümün dehlizlerine saklayacağım zamanlar yakın. Bu ayın sonunda bu tez bitmiş ve içime sinmiş olmalı.
Öte yandan, gördüğüm rüyalar çok etkiler beni. Gerçek gibi olanlardan sarsılmış halde uyanırım. Bütün gün o sarsıntının enkazı gibi dolaştığım olur etrafta. Halbuki ne güzeldi daha gözümü açmadan gülümseyerek uyandığım sabahlar. Bir de, bir de.. bir şarkıyla uyanmak. Asıl diyeceğim buydu. Bu sabah da gülümseyerek değil ama bir türküyle uyandım. Nedenini düşünmeye başlarsam, ardı ardına sıralamam, iç içe geçirmem gereken teorileri ve çözümlemeleri mümkünü yok toparlayamam. Kumarda gözüm yok da aşkta kaybeden diyorum, akademide kazansa ya?
seher yeli'ni de tavsiye ederim. özellikle sabahları.
YanıtlaSilteşekkür ederim, bilmem mi..
YanıtlaSilgene dinledim, nasıl bir huzur inanılır gibi değil. teşekkür etmiş miydim? (: