Ulaşmak, ulaşamamak, ulaşılmaz olmak... Bir insan bir insan için yalnız ulaşılmaz olunca mı kıymete biner? Ya da şöyle sormak lazım: mutlaka kıymete biner mi, yoksa "eeeh senle mi uğraşacağım be!" hakkı saklı mıdır ulaşamayanın? "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor..." Neden? Bu benim yetersizliğim mi (ulaşamamak) yoksa onun tercihi mi (ulaşılmamak)? Belki de ikisi birlikte. Tercihini ulaşılmamaktan yana koymuş bir insanın bu tercihine saygısızlığı meşru kılar mı ona -büyük ölçüde ulaşılamamasından dolayı- odaklanmış bir ilgi? O zaman bu ancak zaman aşımıyla inceldiği yerden kopabilecek bir kısır döngü değil mi?
Bir insan neden ulaşılmak istemez? Bir insan bir insana neden ulaşmak ister? Ulaşmanın göstergesi nedir? Yani birini öpebilmek, yatağında uyanabilmek ya da onunla yıllar geçirmek hatta evlenmek...ulaşmışlık göstergesi midir? Birine ulaşabildiğinizi nasıl anlarsınız?
Herhangi birinin beni tanımlarken kullanacağı ilk beş sıfattan biri illa ki "sıcakkanlı" olur. Eskisi kadar olmasa da hala öyleyim. O yüzden, bir sevgilim bana ulaşılmaz olduğumu söylediğinde çok şaşırmıştım. Aşağı yukarı iki sene oluyor. Sevgilimdi ama bana ulaşamamaktan mustaripti. Dahası bu yüzden öfkeliydi. Duvarlarım olduğunu söylediğinde duvar gibi bir ifadeyle bakmıştım suratına. Duvarlar örüp içine saklandığımın, onu dışarıda bıraktığımın farkında bile değildim. Oysa birine ulaşmak -benim için- elini tutmaktır. Hayatın getireceği tüm zorluklara, sıkıntılara karşı güçlerimizi birleştirdik biz ve birlikteyken daha güçlüyüz, her şeyin üstesinden gelebiliriz demek o. Az buz bir şey değil, bir ittifak. Değilmiş halbuki, o da değilmiş. Varlıklarını kabul ettikten sonra yetinmeyip bir de dikenli tel çektim duvarlarımın etrafına. Alcatraz gibi oldum.
Birine ulaşmak istemek, "yaşamayı sevmek, yaşamaya devam etmeyi istemek ve daha iyi bir insan olmak için sevgine ihtiyacım var, sana ihtiyacım var" anlamına geliyor bence. Alabildiğine bencilce, bir yandan da inanılmaz bir savunmasızlık hali. Üstünde ne kadar silah varsa -çakıya, kelebeğe varana kadar- yere bırakıp elleri havaya kaldırmak gibi bir şey. Peki ulaşabildiğini nasıl anlar insan, nasıl emin olur? Ya başvurusu reddedilirse ne yapar, nasıl davranır? Ne söyleyebilir, nasıl itiraz edebilir ki insan? "Neden beni sevmiyor musun" mu der? Ne acınası fakat ne kadar insanca bir isyan. Geçen gün gene bir filmde duydum buna benzer bir repliği: "Beni hiç mi sevmedin?" Sevmek şart mı? Peki yeterli mi? İyi insan olmak gibi bir şey olmasın bu? Nasıl ki iyi olmak yetmiyor, sevmek de yetmeyebiliyor mu? Birine sımsıkı sarılmaktan ne alıkoyar insanı? Sarılsan da, elini tutsan da uzağında kalmana sebep nedir? Birine ulaşmak da ulaşılmak da neden bu kadar zor?
Kendini beğenmişlik mi bu? Ama hayır, ulaşamadığım da oldu benim. Ulaşmakla birlikte olmak aynı şey değil oysa ki. Ne çok sevmek, çok iyi olmak, hatta birlikte olmak ulaşmaya yetiyor; ne de ulaşmak birlikte olmaya.
Ve bence bahar geldi, asıl bu kış yalancı.
"Aramak için yaptığınız tırmalamalar kişiye ulaşmamaktadır, başka abone deneyiniz" kayıt cevabının ulaşma şekli, kişiden kişiye değişiyor.Son bölümde toplanan sorular demetinin cevapları da ha kezâ. VE uzun bir şeyler yazmıştım açıklayabilir miyim diye...Anlamsız geldi bir an.Sildim.YAz geldi tadını çıkartmaya bakın.
YanıtlaSilKıymete binmesi ile "eeh senle mi uğraşacağım be?" arasında bir adım var sadece. ama sanki bu adım ulaşılmak istemeyen net bir şekilde bunu belirttiği zaman atılmıyor. o zaman hep kıymete binen oluyor. ama ne zaman ki o zaman zaman ulaşılır, zaman zaman ulaşılmazı oynuyor. o zaman adım atılıyor sanki. ha ilk durumda vazgeçilmiyor mu ulaşmaya çalışmaktan? evet ama kıymetli birine ulaşmaktan vazgeçmekle, senle mi uğraşacağım arasında bir fark oluyor işte.
YanıtlaSilulaşmak istemek ise bencilce evet aynen ulaşılmak istememek gibi.
ulaştığını nasıl anlar insan bilemiyorum. ama anlar işte. ulaştığını ve ulaşamadığını. belki asla ulaşamayacağını da. bu durumda en acı olansa ulaştığını sanıp ulaşamamak oluyor sanırım. her iki taraf için de...