25 Aralık 2010 Cumartesi

Asla ve Daima

Kaç yıl var ki "asla" ve "daima" demeye dilim varmıyor. Boyumdan büyük, hayata büyüklük taslayan laflara hayat eninde sonunda güler geçer gibi geliyor. Öyle şeyler oluyor ki gülüp geçiyor da. 


"Ne köfteci doktor amcaya ne de rembetiko'ya bir daha asla gitmeyeceğim" diye geçirince içimden, hayatı beklemeden kendim güldüm içimden geçene. Mekanlar ve hatta insanlar bile bir yere kadar tutuyor, insan asıl mekanlar ve insanlarla özdeşleştirdiği anılarına tutunuyor. Köfteci doktor amcanın yarım ekmek köftesine hayran değilim, ya da rembetiko'nun birasına. Çok acı, çok ayıp ve büyük haksızlık biliyorum fakat sırf bu özdeşlikten dolayı görüştüğüm insanlar, gitmeye devam ettiğim mekanlar var.


Öte yandan, geçmişine tutunarak yaşayan bir insanın o geçmişin parçalarıyla ilişkisini sürdürmek suretiyle geçmişini canlı tutmasından doğal ne olabilir? Zamanda geri gitmek bile değil, hayatı sabitlediğin zamana attığın demiri daha da ağırlaştırmak bu. Ta ki istesen de yerinden kaldıramayacağın kadar ağırlaşana dek. Kulağa biraz psikopatolojik geliyor lakin psikopatolojinin istisna değil norm olduğu kanaatindeyim.


"Bir daha asla bahar şenliğine katılmayacağım", öyle mi? Uzunca bir dönem kurduğum özdeşlikten dolayı muhafaza ettiğim herkesin, her yerin ve her şeyin -tek bir söz bile etmeden- en uzağına kaçmak istiyorum. Madem silemiyorum, insan beyninin bana tanıdığı bütün olanakları bu kaçışa, bu kopuşa, bu terk edişe vakfetmek istiyorum. Marifet değil ama bugüne kadar sevdiklerimi hep terk ettim zaten. Başıma buyruktum; korkak, çocuk ve aptaldım. Oysa şimdi birini, bir yeri, bir şeyi ilk defa gerçekten terk ettiğimi hissediyorum. Bunu yapabilmek aylarımı aldı ama işte ilk defa sırtımı dönüyorum. 


"Depresif şeyler" yazmaktan hoşlanmıyorum, hedeflerim arasında küçük bir ibrahim sadri olmak yok. Tam bir drama queen olabilirim ama arabesklikten fellik fellik kaçarım (müzikten değil tavırdan bahsediyorum). Ama işte yaşadığım bu, hissettiğim bu, aklımdan geçenler bunlar ve bunları böyle açıkça dile getirmek belki de bugüne kadar yaptığım en cesurca şey. Hem de hiç bir zorunluluğum yokken oturup "böyleyken böyle" diye anlatmak...kim kimi "daima" sevebilmiş ki.


Geçmişi belki silemem ama terk edebilirim.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder