9 Aralık 2010 Perşembe

Küfürler Kifayetsiz, Yumurtalar Rafadan

Mümkün değil. Bunlar olup biterken -gizli saklı falan değil hepsi açık, her şey göz önünde, şeffaf devlet yerine şeffaf şiddet- kafayı öte yana çevirmenin, başka tarafa bakmanın imkanı yok. Bakmamak, görmemek, delirmemek işten değil. Gene de buraya yazmayayım diyorum, yeri burası değil diyorum ama taş oluyor elim, utanıyorum. Öyle şeyler oluyor ki bu memlekette ben, aşkı sevdayı aklıma getirebildiğim için utanıyorum kendimden. 


Çok yağmurlu günlerde hasıl olan türden bir imkansızlık arz ediyor bu durum. İstanbul'da yağmur yağıyor mesela. Beşiktaş'taki evimin penceresinden izliyorum, dinliyorum, ara sıra balkona çıkıp kokusunu içime de çekiyorum. Güzel yağıyor işte meret, dalıp gitmek işten değil. Aşk mümkün müdür hala diye soruyor ya Levent Yüksel, gerçekten bilmiyorum. Fakat romantizm şu aşamada pek mümkün görünmüyor. Su bastığını, daha basmadıysa da basacağını adım gibi bildiğim semtlerin isimleri geçiyor bir bir aklımdan. Akşam haberleri gözümde canlanıyor. İnsanlar can derdindeyken yağmur romantizmi yapılmıyor, yapılamıyor. Halbuki allah kahretsin, aşk da sevda da hayata dair. Belki de en güzel yeri hatta ama insan utanıyor işte, utandırıyorlar. Oysa Emma Goldman, dans edemediğim devrimde ben yokum diyordu. 


19 yaşında hamile bir kızın polis tarafından coplanarak bebeğinin öldürülmesini okuduk. Ben de çok küfür biliyorum ama yetmiyor. O yaşta çocuk peydahlamasaydı diyenler bile oldu. Malum, ülkemiz ağaları beyleri çok önemserler çocuk doğuracak kızların yaşını başını, hazır olup olmadığını. Misal, Ünzile sadece bir şarkı adıdır. Hamile haliyle eylemde ne işi vardı? Kadın haliyle eylemde ne işi vardı? Öğrenci haliyle eylemde ne işi vardı? Eylemde ne işi vardı? Ne eylemi? Ne kadını? Ne çocuğu? Ne insanı, ne hakkı?


Nimetle oynayan beyinsiz üniversite öğrencilerine ne demeli? Fakat Otisabi'nin Twitter'da söylediği gibi bugün yumurta yiyenlerin sıvı yumurta işine çoktan girmiş olmaları bile bir öngörüşlülük, başlı başına bir beyin emaresidir. Kaldı ki devletin terörü, şiddeti, akarı kokarı sızıntısı olmaz. Yumurta gibi ateşli silahlarla ortalığı menemene çeviren olsa olsa bir takım beyinsiz öğrencilerdir. Onlar da montlarından bellidir zaten. "Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir" lakin protesto için slogan atan da yumurta atan da faşisttir. Zaten devlet faşist olamayacağına göre yumurta atanlar hem beyinsiz hem faşisttir. Susturulan milletvekili mağdur, susturulan öğrenci menfurdur. Böyleyken böyledir.


O kızın bebeğini kaybetmesinin kimi gazetecilerce romantize edildiği söylendi. Dayanamayacağımı bunu okuyunca anladım. Hem haklarını arama hem de çocuğunu doğurma cesaretini gösteren 19 yaşında üniversite öğrencisi genç bir kadının romantize edilecek hiçbir tarafı yoktur. "Romantize etmek" sözünü üstünlük sağlamak, rasyonel görünmek, ahkam kesmek adına favori pejoratif terimler listesinden eksik etmeyen yazarların ifade özgürlüğüne saygıda kusur etmediğime göre bu yorum karşısında duyduğum mide bulantısını ifade etmemde sakınca yoktur herhalde. Bu ne ilk, ne son, ne de başımıza gelebileceklerin en kötüsü maalesef fakat bunu bilmek, kendimi o kızın yerine koymamı ve içimin yanmasını engellemiyor. 


Devletin askeri ölünce şehit, dağdaki vatandaşı ölünce ölü deniyor. Peki romantize etmiş olmuyorsam sorabilir miyim, bonkör devletinin annesine 600 TL kürtaj parası ödemeyi teklif ettiği o bebeğe ne diyeceğiz? 







1 yorum:

  1. ülkemiz ne hale geliyor böyle.. artık herşey olağan karşılanıyor.. herşeyin artık parasal bir değeri var.. en basitinden çok sevdiğin bir kurşun kalemine en yakın arkadaşın, onu bana hediye etsene demiyor artık. kaça bırakırsın diyor! hiç sevmem böyle şeyleri ama iktidarın bu pişkin hallerine ifrit oluyorum.. habire açıklama yapıyorlar çıkıp ekranlara.. her kelimelerinde kafalarına yedikleri yumurtalara espiriler diziyorlar.. yumurtanız bittikten sonra ne yapacasnız, uslu uslu dinleyin deniyor yada KUZU KUZU!.. ne tarafından tutarsanız tutun artık kimsenin bu kel,bıyıklı, fıdıl adamlara zerre itimadı kalmadı.. son projeleride lüks semtlerde üç katlı mezarlar yaparak 70 bin liraya satmak!! aslında 600 TL ile yapmak istedikleri bu.. ayakları alışsın! susamıyorum/susamıyoruz.. alayına düğün alayı girsin!

    YanıtlaSil