18 Aralık 2010 Cumartesi

Tez Boğmacası #3

Aslında tez boğmacası demeye dilim varmıyor zira keyfim yerinde. Her ne kadar bölümün yakınından geçmek bile beni dark side'lara gark etse de kendime pabuç bırakmamak için azami gayret sarf ediyorum. Başka şeyler aklıma gelmesin diye sadece tezi düşünüyor, sadece tezden bahsediyorum. Biraz can sıkıcı ama öteki türlü de epey can sıkıcıydı. 


Dün tezimin çıktısını alıp jüri üyelerine verdim. Bir tanesi benim tanımadığım, hocamın arkadaşı olan bir hoca. Komşu okuldan. Bir iki sefer görüşmemiz dışında pek tanışmadığımız için ondan korkuyordum ama dün aksine sevindirdi beni. Kendisini "okumaktan kurtarmak" için tezi biraz anlatınca gözleri benimkiler gibi parladı, heyecanlandı, keyiflendi ve "süper!" dedi. Sonradan bakmam için makaleler önerdi filan. İnsancıl akademisyenlere her gün rastlamıyoruz...


Ve böylece Çarşamba günü jüriye giriyorum. Bu insancıl hoca teorik tıkanıklığımda benden yana görünüyor. Kendi aralarında tartışmaya başlayıp beni unutabilirler bile. Yok yok, keyifli geçecek. Sunum hazırlamak değil de kendime notlar çıkarırım. Çatır çatır savunurum tezimi. İnanıyorum çünkü tezime, seviyorum tezimi. Bundan emin olduktan sonra gerisi teferruat gibi kalıyor, altından kalkarım gibi geliyor. Bir güven geldi, hadi bakalım...


Dün gece o kadar güzel kar yağdı ki Ankara'ya. Kentin normallerine göre ılık bir hava vardı. Yerler buz değil. Sadece kocaman, yumuşacık kar taneleri. Sevdiğim insanlarla birlikteyim. Jüri tarihimin belli olmasına kadeh kaldırıyoruz. Daha ne? Bundan daha mutlu olmayı bekleyebilir miyim? Hakkım var mı buna? Ah ama "deserve's got nothing to do with it" değil mi... Bir bakıma yok, bir bakıma öyle çok var ki. Bu da "gulyabani diye bir şey yoktur ama olabilir de" gibi oldu, neyse...


Dark side'ı Koruma ve Yaşatma Derneği... Bit artık, bit. Azalarak da değil -azalmıyor çünkü- kıp diye bit. İşimdeyim gücümdeyim, yirmi dört ayardayım arkadaş. Daha ne dark'ı ne side'ı. Kabak tadı. Hayır, düşünmüyorum artık. Tezimi düşünüyorum sadece, jürimi düşünüyorum. Bir de acıktığımı düşünüyorum.


Yalnız o kadar güzel bir hava var ki şarkı söyleyesi geliyor insanın. Eymir buz gibidir şimdi ama ne güzeldir kim bilir. Soğuk gibi ama güneşli, berrak, insanı canlandıran, elem keder savar bir hava var. 


(bir şarkı takıldı aklıma, şimdi bir de şiir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder