26 Ocak 2011 Çarşamba

Israr Var, Teklif Yok

Öyle bir Facebook uygulaması olsun istiyordum ki profilimin nadide bir köşesinde başbakan o hafta ne buyurduysa, hepimizin hayatına yön vermesi lazım gelen hangi çarpıcı ifadeyi kullandıysa o bulunsun. Allı güllü çerçeveler içinde yaldızlı maldızlı yazsın ve her hafta güncellensin. Lakin Bülent Arınç eş haşinlikteki demeçleriyle Erdoğan’ın gönlümdeki tahtına oynar oldu. “İçki ve seks” temalı çıkışı henüz sıcakken sıvamayı ihmal etmemiş kendisi:
"Dünyanın her yerinde alkol bağımlılığı, alkole başlama yaşı elbette dikkate alınır. Gençliğin korunması, ailenin korunması, insanların uyuşturucu ve alkol bağımlığından korunması için mutlaka tedbirler alınır. Ama Türkiye'de bazı kesimler ki, bunların kim olduğunu bağırmalarından anlayabiliyoruz. 'Her yerde alkol olmalı, herkes elini uzattığında alkole ulaşabilmeli, çünkü her şey alkolden ibarettir' anlayışı var. Ben bunu hedef alarak söyledim. Bazı gazetelerimiz, televizyonlarımız, her şeyimiz seks ve alkolle ilgili ve bunun üzerine yapılan yorumlarla ilgili. Ama hayat bundan ibaret değil. İnsan hayatını küçük kısmında alkol yer alsa bile büyük bir kısmında farklı duygular, inanç, ahlakı düzen, aile düzeni, insanların birbirlerine karşı samimiyeti, insani duygularda var." 
Okuduğumuzdan ne anladık/Yukarıdaki paragrafta ne demek istenmektedir? Bütün dünyada bu tip tedbirler alınıyor ama biz alınca kıyamet kopuyor zira adımız çıkmış İslamcıya, inmez demokrata. Mağduruz. Bazı kesimlerin sesi çok çıkıyor, tepkilerini kulağımıza söyleseler daha iyi sonuç alırlar. Alkol alımı ve “inanç, ahlakı düzen, aile düzeni, insanların birbirlerine karşı samimiyeti, insani duygular” birbirini dışlayan ve iptal eden kategoriler. Alkolün olduğu yerde diğerlerinin mevcudiyetinden söz edilemez. Kaldı ki bir insanın olmazsa olmazı oldukları zaten tartışma götürmez.

Anladığımızı yorumlayalım: Başka ülkelerin eli armut toplamıyor. Elbette gerek uluslar arası kuruluşların ittirip kaktırmasıyla gerekse ulusal düzeydeki inisiyatifler doğrultusunda halk sağlığına yönelik birçok tedbir alınıyor. Kendi alanımdan örnek vereyim: Türkiye’de, kapalı alanlarda sigara içilmemesine yönelik 4207 sayılı kanun 1996’dan beri yürürlükte. Fakat 2004’te Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi imzalanıp da hali hazırdaki kanun 2008’de düzenlenene kadar pek bir hükmü yok. Arınç’ın referans gösterdiği “dünyanın her yerinde” ülkeler, söz konusu sözleşmeye uymak adına çeşitli tedbirler aldılar, alıyorlar. Fakat sözleşme, motomot ne yapılması gerektiğini söylemiyor. Adı üstünde bir çerçeve çiziyor. Uygulama biçimi uygulayıcının inisiyatifine kalmış. Dolayısıyla Türkiye’de aldığı biçim son derece paternalist. Yani devlet, bir ebeveyn gibi yurttaşının eline vuruyor, cebinden sigarasını alıyor çünkü yurttaşı, kendi seçimlerini kendi yapmasına yetecek akli melekelerden yoksun. Rahman ve rahim olan devlet (pratikte hükümet), bunu yurttaşının iyiliği için yapıyor*. Yasağın sözleşme imzalandıktan 4 yıl sonra, Tekel’in satışa çıkarılmasından hemen önce yürürlüğe girmesi ve Tekel’in fiyatının düşmesi arasında bağlantı kuranlar olsa olsa Allah korkusu olmayan, ak kaşıktan ak bir partiyi karalamakta beis görmeyen vicdansız, fitne fücur insanlardır. 

"Alkol alanlar ve bunu kullananlar için bir yasaklama getirilmediği halde her yerde bulunmuyor diye bunları eleştirenleri insafa davet etmek için söyledim. Tekrar söylüyorum. Hayat alkolden ibaret değildir. Seks kısmını isterseniz bırakalım. Her şey alkol üzerinde odaklaştı."dedi. CHP Genel Başkanı Umut Oran'ın kendisine bu konuda cevap verdiğini kaydeden Arınç, "Cevabını tercüme ederseniz 'Hayır her şey alkolden ve seksten ibarettir' diyor. Allah sana akıl fikir versin. Ben kendi düşüncemde ısrar edeceğim." diye konuştu." (http://www1.sondakika.com/haber-hayat-alkolden-ibaret-degil-2495877/
Hükümetin böyle bir refleksi var: “Yasak” demekten itinayla imtina ediyorlar. Kısıtlama, yeniden düzenleme ya da özgürlüklerin yeniden dağıtımı demeyi tercih ediyorlar. Hiçbir şey yasak değil. Yasak denince içleniyorlar, gözleri doluyor. Dahası “seks” kelimesi haddinden fazla telaffuz edildi, onu da başka zamana bırakalım. Bir hükümetin üstüne bu kadar yüklenilmez. Yalnız, ben dememiş miydim “her şey içki ve seksten ibarettir” diye. Demek ki CHP’yle tehlikeli yakınlaşmalar içindeyim. Hoş, memlekette Ranters vardı da ben mi katılmadım? Neyse ki Arınç o kuvvetli nefesiyle hepimiz için akıl fikir dileme yüceliğini gösteriyor ve kendi düşüncesinde ısrar edeceğini açıklıyor. Esasen incilerle dolup taşan demeçte benim ilgimi en cezbeden cümle de bu. Partisine mensup diğer insanların da yüzünde zaman zaman belirip kaybolan (Melih Gökçek’te sabit olan) tatlı ve geniş bir gülümsemeyle -hatta gözlerini kısarak- düşüncesinde ısrar edeceğini söylerken bir çocuk kadar masum. Annesinin elinden tutmuş sokakta yürürken önünden geçtiği bakkalda şeker görmüş ve o şeker alınana kadar bakkalın önünden kıpırdamamakta ısrar eden bir çocuk gibi haylaz, “seni gidi” bir hali var. Fakat kendisinin hem bir milletvekili, hem Devlet Bakanı, hem de Başbakan Yardımcısı oluşu söyleyişindeki tevazuuyla tezat teşkil ediyor. Diğer bir deyişle, ısrar edeceği düşünceyi şahsileştirmesi mümkün değil. Benim çok affedersiniz tıksırıncaya kadar içerken “abi n’aptın sen yea, Efes’le Tuborg arasında kıyas olmaz!” ya da “Kara Efe en leziz rakıdır lan!” gibi düşüncelerimde ısrar etmemle kendisinin bulunduğu konum (hem makamları, hem de kameraların önü anlamında) içinden ısrar etmesi aynı şey değil. Ha belki elime güç verseler Tuborg’u piyasadan siler, Kara Efe’yi Beşiktaş’ın sponsoru yapardım (Kara Kartal hesabı, çaktın?) ama bunu asla bilemeyeceğiz. Tabi kimi vicdansız fitne fücur kişiler Arınç’ın meseleyi şahsileştirmediğini, meselenin bizatihi şahsi olduğunu öne sürebilir. Sonuçta herkesin tercümede o kadar iyi olması beklenemez (bkz. “çağdaşlıktan anladığı içki ve seks” tepkisini “hayat içki ve seksten ibarettir” şeklinde tercüme etmek). Belki de akli melekelerden yoksun biz kullar için belediyeler bünyesinde tercüme büroları açılmalı ve büyüklerimizin beyanları “bizden beklentiniz nedir, sizin için ne yapabiliriz” sorularımızın cevabına tercüme edilmelidir. 



Zaten şarkıda da içenin harap olduğu söyleniyor ve "kurtar beni" diye Tanrı'ya yakarılıyor. Sadri Alışık bu hazin durumu idrak etmiş gibi görünmese de ilk beşten seçim kampanyası şarkıları albümüne girer bu. 
Şarkıyı Dario Moreno'nun güzel sesinden dinlemek için buraya tıklayınız efendim. 

* Her ne kadar topyekun akli melekelerimizden yoksun olsak da kanseri desteklediğim sonucunun çıkmayacağını düşünüyorum (Bağlamından Koparılmışlıktan Muzdarip Cümleler Derneği Başkanı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder