Öyle emindim ki bugünün Pazartesi olduğuna, aklımın ucundan bile geçmedi olmayabileceği. Ofiste olduğundan emin olduğum arkadaşımı arayıp uyandırdım; hocamı aradım, açmayınca söylendim bir posta. Sonra da okula gitmek üzere çıktım yola. Minibüs yerine taksiye binmeye karar vermiş olsaydım fark edince de bok sürdürmez, okula kadar giderdim. Neyse ki ellerim ceplerimde, daha sokağı yarılamadan beni kendime getirdi B.. Ona da bir süre inanmadım ya neyse.
İnsanın bir şeye inanmak istemesi inanılmaz bir güç. Benim gibi bugünün Pazartesi olduğuna tüm kalbiyle inanan on kişi daha bulsam bugünü Pazartesi kılabilirdik, yapabilirdik bunu. Çünkü neden? Çünkü tez boğmacası bitmiyor. Tabi ki benim bok yemem. Ankara'da bir haftayı boş geçirdikten sonra rüyamda tezi ve evimi görmeye başladım. Artık bir an önce bitsin istiyorum. Format check'miş, imzalarmış, ciltmiş...biter mi? Bitmez. Mezuniyeti, ilişik kesmesi...bitmiyor. Bu haftaya çok güveniyorum, bu hafta bitecek bu tez boğmacası. İşte o yüzden bugün Pazartesi'ydi. Dün çok Pazar olduğu için de olabilir, misafirliğin bokunu çıkardığım için de.

Geçenlerde, blog yazdığımı söyleyince "insan nereye kadar kendinden bahsedebilir ki" diyen eski dostumu ve doktora konusunu düşündüm Cinnah'ta yürürken. Seçtiği konu özel hayatıyla doğrudan ilişkiliydi. Benim tez konum keza. Aslında hep kendimizi anlatıyoruz. Blog bunun sadece gayriresmi bir biçimi. En azından benim yazdığım öyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder