1 Şubat 2011 Salı

Sarılık Kedi, Bardaktan Akan Kuşlar ve Şu Bizim İnsan Olma Halimiz


Perdeyi aralayıp pencereden sokağa, binaların karlı çatılarına bakarken "ne kadar insanız" dökülüverdi ağzımdan. Her marifetimiz biraz daha sevilmek için, biraz sıcaklık. Bu bakımdan ne kadar da masumuz. Yöntemlerimiz değil belki ama amaç bir hayli masumane. Ben bugün ne kadar insan olduğum ve bu konuda yalnız olmamam karşısında dehşete kapıldım. 






112'nin durakta beni bekliyor olmasından anlamalıydım bir terslik olduğunu. Yanına oturduğum kadın ağırlık eden birkaç tahtasından kurtulmuş, aklı hafifti. Çok yaşlı olmamasına rağmen kulakları zor duyuyor ve oldukça yüksek sesle konuşuyordu. Beşiktaş'ta oturduğunu ama karşı tarafta ev aradığını, Beşiktaş'ın çok kalabalıklaştığını, talebe evlerinin çokluğunu, sarılık olan kedisini nasıl sevdiğini ve her gün aşı olması için Ortaköy'e götürdüğünü anlattı da anlattı. Şoför arkasına dönüp kendi ağzının fermuarını çekmek suretiyle kadından da aynı şeyi yapmasını istedi. Otobüs halkı da durumdan rahatsızdı ve kadının her dediğini güler yüzle dinlediğim için muhtemelen benden nefret ediyorlardı. Şoförün bu kaba uyarısı yarım saat kadar işe yaradı. Konuşmak isteyen bir kadını kim durdurabilir ki?


Kadın benim söylediklerimin çoğunu duymuyor, ben konuşurken gözlerini dudaklarıma dikip ne söylediğime dair bir ipucu edinmeye çalışıyordu. "Geçmiş olsun...ya öyle mi? Evet, zor tabi...Kolay gelsin" gibi şeyler gevelemek dışında bir şey söylemiyordum halbuki. "Kedimi şu kadarcıkken almıştım. Yaşlandı şimdi. Ölmesinden korkuyorum. Evladım gibi benim." Ortasından başlayan bir cümle gibiydi kadın. Teklifsizce anlatıyordu. Bir etnometodoloji saha çalışması içinde hissettim kendimi. Benim tahtalar da kadının firari tahtalarına mı katıldı bilmiyorum ama "e tabi, ne de olsa bir ses bir nefestir evde" dedim. Yalnız yaşadığı önkabulüne nasıl sahip olmuştum? Belki bir tek bunu söylememişti ama söylediği her şey bunu söylüyordu. "Bir çocuğum var ama hiç aramıyor. Kirayı ödeyemediğim için ev sahibi evden çıkarıyor. Karda kışta ev arıyorum." yazıyordu satır aralarında. Kulaklıklarımı takıp kendi satırlarımın arasına döndüm. Ortaçgil söylüyordu. 


Her akşam 5 sularında Beşiktaş semalarını mesken tutan kuşlara insanlar kayıtsız kalamıyor artık. Dün yine 112'yi beklerken otobüs durağında anlık bir çocukluk geldi bekleyenlere. Gelen otobüslere değil gülümseyerek göğe bakan bir sürü yorgun argın insan. Bardağa dolup, bardaktan boşalan su gibi hareket eden yüzlerce belki binlerce küçük kuştan gözümüzü, hayretle "aaa"lamaktan kendimizi alamadık. Bir Turgut Uyar şiiri gibi, Göğe Bakma Durağı gibiydik. Gibi'si fazla. Bir otobüs durağı dolusu insan durmuş göğe bakıyorduk. İnsanca, pek insanca...




Göğe Bakma Durağı / Turgut Uyar

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım

2 yorum:

  1. "Benim tahtalar da kadının firari tahtalarına mı katıldı bilmiyorum ama "e tabi, ne de olsa bir ses bir nefestir evde" dedim."
    yüzüm güldü...
    gereksiz empatiden bunlar.

    YanıtlaSil
  2. yalnız yalnızı nerede görse tanır bacım.

    valla ağlarken de çok güzelsin ama gülmeni tercih ederim scarlet'ım o'hara'm runner'ım :)

    YanıtlaSil