4 Kasım 2010 Perşembe

Mandalina

"Gözden ırak olmayan, gönlün amına koyuyormuş." 
Bu doğru değil. Daha doğrusu eksik. Irak olan da ziyadesiyle koyuyor. Gerçekten, hiç aratmıyor. Karşımda olsa, "sen de haklısın" derdim bunu söyleyen kadına, "ama ben de haklıyım". 


Mesafe dediğin kilometrelerle, hatta senelerle olacak iş değil. Gerçekten değil, anladım. Bir bakışta, bir kokuda, bir dokunuşta siliniveren bir şey. Masadan kayıp düşen bir dirseğin boşluğuna düşüp kaybolan bir ağrı.


Bu kışın ilk mandalinasını hasta hasta yerken akıldan gayriihtiyari geçen ilk düşünce: "O da bu kışın ilk mandalinasını yemiş midir acaba? Onun yediği de bu kadar güzel midir? Keşke bunu verebilseydim ona, çok güzel bu mandalina."


Birbirini izleyen bir sürü saçma düşünce. Kendimi düşüncelerimden ötürü mahkum edişimin yanında devlet ana melek kalır. İnsanın kendiyle savaşı ne fena, ne bitmek bilmez bir vahşet. 


İnsanın kafasının içindeki işkenceyi hangi devlet yapabilir yurttaşına, hangi işkencecinin gücü yeter buna? Hangi ikna odası paklar insan aklını? Bir insanı, bir insanı sevmemeye kim ikna edebilir? Düşünmekten kim alıkoyabilir? İşte bu yüzden en orospu çocuğu gestapo gene kendi aklı insanın. 


Soba olsaydı keşke. Mandalina kabuklarını koyardık üstüne, ev mis gibi kokardı. Hem çay demlenir sobada, kestane de pişirilir. Hiçbir zaman sevemedim kaloriferi. Sevmeyeceğim. 


Gözüm de gönlüm de artık benim değil sanki. Ellerime bakar oldum sık sık, onlar benim mi diye. Bir anlam veremeyerek bakıyorum. Bu küçük, beyaz, tıknaz eller; bu zorla alıp verdiğim nefes; omuzlarımdan aşağı dökülen bu saçlar benim mi? Ne önemi var...bir mandalina çözer beni.


Doğru değil yazdıklarım. Malum, bire bin katar; bini bir yaparım. Kırpıp yıldız yaparım canım isterse, bir bulutun tepesine koyarım kime ne. Ya da az bile söylemişimdir, kim bilecek. Bir mandalinaya sormak lazım. 



4 yorum:

  1. bi arkadaşım var, mandalinaya bayılıyor. kasa kasa versen yer. balık gibi de doymaz. ne zamandır mandalina alıcam ona unutuyorum. soba dilimizin en sıcak en samimi kelimesidir bence.

    YanıtlaSil
  2. doyma hissi olmayan güvercin değil miydi? ben de hep o benzetmeyi kullanırım da kendim için. balık da mantıklı gerçi. soba kelimesi bile insanın içini ısıtıyor. "bir başka gece"yi izlerken kıvrılıp uyuyasım geliyor. çağrışım diz boyu.

    YanıtlaSil
  3. mandalinayı vermemek, iyisini de kendine saklamak lazım, yoksa o mandalinayı yalnız, birbaşına düşünüp dururken yediriyorlar adama...

    ellerinin kendi elleri olup olmadığını anlayamayan başkaları da var(mış), bakıp bakıp bunlar benim ellerim mi diyen...daha az yalnız hissettim sanırım.

    YanıtlaSil
  4. daha az yalnız hissetmek için yazıyorum sanırım, o yüzden sevindim bir karşılık bulmasına.

    biraz da ellerimin çirkinliğine bakıyorum ben. çirkinler çünkü. ellerimi seven birinin gözleriyle görmeye çalışıyor, beceremiyorum.

    hem mandalinalar da tam olmadı zaten daha. hala biraz ekşiler.

    YanıtlaSil