22 Kasım 2010 Pazartesi

Mim

Tulkas beni mimledi, bu oyun beni eğledi adeta. Dedi ki mimlendin. Dedi ki:

"Kitaplığınızın karşına geçin. Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin. Şimdi gözlerinizi açın. Bir kitap seçmiş durumdasınız. O kitabı satın aldığınız ya da hediye gelmişte olabilir anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın. Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin. Evet, ne güzel bir koku bu! 55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın. Daha sonra siz de arkadaşlarınızdan üç tanesine cevaplaması için gönderin.
Mim Kuralları:

1 - Mimlenenler mimi cevaplamak zorundadırlar, mim bozulamaz.
2 - Mimin bozulması teklif dahi edilemez.
3 - Mim yalnızca 3 kişiye gönderilebilir.
4 - Karşılıklı mimlemeler yasaktır.
5 - Mim, her bir blog için sadece bir kez cevaplanabilir.
6 - Mim kurallarının ilk 6 maddesi değiştirilemez."

Dedim eyvallah. Geçtim kitaplığın karşısına, derin merin nefes almadan attım elimi. Bu çıktı:

ben de resmini buldum koydum! ben de havalıyım! ben de havalıyım! :)

Geçenlerde annem kitaplığımdan okumak için kitap seçiyordu. Bunu önerdim. Okuyup geri koymuş. Ona da söylediğim gibi bu bir hediye. Hediye aldığım anı da çok iyi hatırlıyorum. Geçen kış Ankara'ya gittiğim bir vakit beni bekleyip karşılama zahmetine giren yaşlı bir dostum hediye etmişti. Bir insanı bir garda ağaç etmemin mükafatı olması bir yana, benden katbekat çok okuyan ve kitap zevkine güvendiğim bir dostumdu. Çok sevinmiştim. Okuyup bitirmem çok sürmemişti. Tez için gerekli makaleler dışında neredeyse tek satır okumadığım o dönemde bu romanın ilaç gibi geldiğini hatırlıyorum. "Tez bitince paso roman okuyacağım" diye düşünmüştüm. Bunun gibi zekice yazılmış romanlar ve sırf keyif için. Öylesi bir romanı yazarı kadar güzel bir beyefendiden hediye almak ayrı bir zevkti tabi şimdi doğruya doğru. Gelelim 55. sayfaya:

"Çeyizi olmamasına rağmen çok çekici bir kız olduğundan çok isteyeni çıktı. Ama her seferinde doğuştan gelen o lanet devreye giriyordu; kendilerine pek güvenen taliplerin içlerini okuyordu. Kendini beğenmişliklerini, buyurganlıklarını, sadaka verir hallerini, aptallıklarını görürdü. Bu yüzden, doğanın milyonlarca yıldır kadını evrimleştirerek engellemeye çalıştığı o kadere mahkûm görünüyordu: Kızkuruluğuna."

Hmm, şimdi sıra "bunu 10 kişiye göndermezsen başına çok pis işler gelecek, benden söylemesi" kısmında değil mi? Bakalım, üçü bulabilirim umarım. Biri Scarlet olsun, biri NBM olsun, biri de Meşe olsun. Valla ben mimledim, gerisine karışmıyorum. Hadi bakalım.




5 yorum:

  1. bu facebook'ta status oyunuydu. facebook'da herkesin birbirine bağlı olduğunu kanıtlamışlardı. en uzak tanıdığın insanla aranda 6 kişi olması teorisinin sanal ispatı :o)
    blogları birleştirip voltran yapalım :O)

    YanıtlaSil
  2. cok heyecanlandigim ve ertelersem kopya cekmekten korktugum icin hemen gozlerimi kapayip odama gittim ve kitap sectim. manyak miyim neyim ya.

    YanıtlaSil
  3. ya ben de hatırlıyorum da o muymuş numarası? olm biz kendi aramızda kitlenir kalırız lan. implode :)
    yalnız ne yalan söyleyeyim hiçbirimizden beklemiyordum şu boşluğu ama anında yaptık ya bence herkesin birbirine 6 kişi mesafede değil de herkesin özünde boş olduğunun ispatıdır bu :)

    YanıtlaSil
  4. Yaptim: http://neverbeenmodern.blogspot.com/2010/11/mimlendim.html

    YanıtlaSil