21 Kasım 2010 Pazar

"Yaşamanıza çok sevindim!"

 Cerenimo'ya...




Bu abiyi bildin mi? Koruk Restaurant'ın az ilerisindeydi yeri. Çocukluk arkadaşımla hep kaset alırdık ondan. Nedense dükkanda yatıyor gibi aklımda kaldığı için depremde kaybettiğimizi sanmıştım. Dün görünce inanamadım, boynuna atılıverecektim adamın. Juanito plağı çalıyordu üstelik. Bugün Çınaraltı'ndan geçerken dayanamadım selam verdim. "Yaşıyorsunuz! Yaşamanıza çok sevindim!" diyecektim az kalsın. "99'dan sonra sizi ilk görüşüm, çok sevindim sizi gördüğüme" dedim. "21 yıldır buradayım, sizin gibi eski tanıdıklar geliyor. Ben de çok seviniyorum" dedi. Şu haline bakıyorum da inanamıyorum. Gençliği geliyor aklıma. Toplayabildiği kadar uzun siyah saçları vardı. Tarkan'ın siyah kapaklı a-acayipsin kasedini ondan almıştım muhtemelen. Az değil, benim de 20 yıl işte. Fotoğraf çekmek için izin istedim. İçeri gidiyordu, durdu. "Ben de kalayım mı, ister misiniz" diye sordu. İstemez miyim be abi, canım abim be! Şimdi boyunca çocuğu vardır muhtemelen. Gerçi bizim kadar insanlar için "boyunca çocuk" tabiri biraz abes kaçıyor (benden uzun ilkokul çocuğu var, nasıl edeyim nerelere gideyim).
99'dan beri biri "yaşıyor!" diye sevinmemiştim...
Daha fotoğraf çektim de hepsi ayrı birer fotoğrafçılık harikası olduğu için kendime saklıyorum. Balık hafızamda Değirmendereli olduğun kaldığı için aklımda sen vardın çekerken. Bir de ne bileyim, parça parça da olsa çocukluğumun geçtiği -daha doğrusu çocuk olabildiğim (bisikletten düşebildiğim) yer olduğu için her gittiğimde bir duygulanıyorum ister istemez. Seni de ortak etmek istedim sanırım. Şimdi öyle güzel ki, Çınaraltı silme kuru çınar yapraklarıyla dolu filan. Neyse bundan sonrası adiliğe girer, sustum :)

5 yorum:

  1. çok güzel! çok teşekkürler :)
    ben de özledim inan, ve ben de seviyorum... hayatımın/çocukluğum tamamı orda geçmemiş olsa da kendimi bildim bileli değirmendereliyim ben...
    yerime de gez, yerime de kokla o tüpraş manzaralı küçük sahilimizi :)

    YanıtlaSil
  2. ne demek, bişey değil:)

    yalnız tüpraş'ı da çektim! :) ama o kadar özdeşleşmiş bir manzara ki n'apıyım.

    küçük sahilimiz ucuz bira&canlı müzik cennetine dönüşmüş ama olsun. sahafımız yeter.

    YanıtlaSil
  3. değirmendere'yi merak ettim iyice:)

    benim çocukluğumun geçtiği mahallede kendimi bildim bileli yakınlardaki bir lisenin köşesindeki bir ağacın dibinde çakmak dolduran bir amca vardır.

    yıllardır, her gün, istisnasız o ağacın altında durur çevre esnafla muhabbet eder ve çakmak gazı doldurur. kendisini hiç tanımasamda benim için cok onemli bir yeri vardır, çocuklugumu o mahalleye baglayan unsurlardan birisidir kendisi, o aklıma geldi nedense. bir gün, tekrar mahalleye döndüğümde kendisinin güzel güzel fotograflarını çekmek istiyorum, "yaşıyorsun!" diyerek önce tabi:)

    YanıtlaSil
  4. dalga geçmeyelim lütfen :) öyle saf bir sevinç ki o. yaşıyor diye mutlu olmak yani, çok acayip.

    çocuktuk diye mi bilmiyorum ama sanki daha güzeldi eskiden. ahşap heykel sempozyumu olurdu her sene, bir sürü yabancı sanatçı doluşurdu. çınaraltı'nda çalışırlardı, çalışırken izlerdik onları konuşurduk filan. sahil boyunca tahta heykeller durur hala.

    yazık ki depremde ünlendi değirmendere. bir kısmı su altında kaldı. bu çınaraltı dediğimiz yerin ön kısmı da öyle. bir müddet ulaşamamıştı bile kurtarma ekipleri. depremden sonra insan profili çok değişti yalnız..ama bu da başka bir homurdanmanın konusu :)

    neyse, ben niye seyahat acenteliğine verdim ki şimdi olayı :) kıssadan hisse: insanın çocuk olduğu yerleri yeniden ziyaret etmesi...çok acayip.

    YanıtlaSil
  5. dalga geçmiyordum ki:P o amcayı tekrar gördüğümde "aa yaşıyor muydu bu amca" demiştim ve her seferinde "bu sefer fotografını cekecegim" diyerek donuyorum o mahalleye, unutuyorum sonra:l

    insanın çocukluğunun geçtiği yerleri ziyaret etmesi çok acayip. ya çocukluğuna dair hiçbir anı/tanıdık kalmamıştır orada, gariptir. ya da çocukluğuna has kişileri/yerleri görürsün, gariptir. iki durumda da farklı farklı hüzünlü bir gariplik var.

    YanıtlaSil